Ebû Abdullah Huşenî rahmetullahi aleyh, fıkıh, hadîs ve târih âlimidir. Üçüncü asrın ortalarında Tunus’ta Kayravan’da doğup, takriben 366 (m. 976) târihinde vefât etmiştir. “Kudât-ı Kurtuba” kitabından seçmeler:
Kâdılık (hâkimlik) yapanın, şunu iyi bilmesi gerekir: Kâdılık, Allahü teâlâ katında faziletli ve pek kıymetli bir iştir. Hak sahibi hâkime müracaat etmek sûretiyle hakkını elde eder. Bu bakımdan hâkimin dikkatli olması, yüklendiği vazîfenin ağırlığının idrâkinde olması gerekir. Her gün, yaptıklarından kendisini hesaba çekmelidir. Bu vazîfe yüzünden, yarın huzûru ilâhide azâba da ve sevâba da uğrayabilir. Kâdı, bir haksızlığa meydan vermemek için taraflar arasındaki davânın en iyi bir şekilde ortaya konmasını te’mîn etmelidir. Bunun için tarafları iyi dinlemeli, onlara bildiklerinin aksini söyletecek şekilde, sertlik göstermemeli. Mevzûyu iyi anlamalı, zaman zaman onlara suâller sormalıdır. Her birinin getirdiği delîller bilinmelidir. Bazıları, düşündüğünü ifâde etmekten âciz olup, maksadını iyi anlatamayabilir. Bir kısmı ise, zekîdir; kısa, açık ve edebi bir ifâde ile, haksız da olsa kendisini haklı göstermeye kalkışabilir. Kâdılık yapanın, bütün bunlara dikkat etmesi lâzımdır. Kâdı bunlara dikkat etmekle, hakkı ayakta tutmuş, haksızlığa meydan vermemiş olur. Eğer böyle yapmazsa, kuvvetli zayıfa hayat hakkı tanımaz ve ona zulmeder.
Kâdılık yapanın yanında, kendileriyle istişâre edebileceği (danışabileceği), hakka hukuka riayetkar, dîni bütün, ilim sahibi yardımcıları olması lâzımdır. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen; “İş husûsunda, fikirlerini al (müşavere et). Müşavereden sonra bir şey yapmaya karar verdin mi, artık Allahü teâlâya güvenip dayan” (Âl-i İmrân-159) buyurmaktadır. Kâdılık yapanın, vazîfe zamanında, dâima yerinde bulunması gerekir. Belki birisi iş için gelebilir. Davâsını halletmek için gelenlere bıkkınlık göstermemelidir. Bütün aklı, fikri ve anlayışı ile onlara yönelmeli ve onları dinlemelidir. Tarafların şâhidlerini çok iyi dinlemelidir. Bundan başka, dinlenebilecek, sözüne güvenilir kimselere sormalıdır. Hâkimin, karşılaştığı müşkil olan şeyler için kitapları mütâlâa etmesi (okuması ve üzerinde düşünmesi), bunların çârelerini, benzerlerini araştırıp bulması gerekir. Onlardan istifâde ederek bir çözüm yolu bulabilir. Bu benim kadılık yapacak olan kimseye tavsiyelerimdir.”