Ebû Bekr Kaffâl hazretleri, Şafiî âlimlerindendir. 291 (m. 903)’de Semerkand’da doğup, 365 (m. 975)’de yine burada vefât etmiştir… İslâm düşmanları ile kılıcı ile de çarpıştı. Anlatılır ki Müslümanlarla Bizanslılar arasında bir muharebe olmuştu. Bizans İmparatoru, kendisini İslam halifesinden üstün gösteren bir şiir yazdırıp harp meydanına gönderdi. Kaffâl da, Bizans İmparatoruna verilmek üzere bir şiir yazıp İstanbul’a yolladı. Kaffâl’ın yazmış olduğu şiirin açıklamasının bir kısmı şöyledir:
“İmparator kendisine, lâyık olmadığı vasıfları vererek yalan söylemiş. O, ben mesîhîyim diyor. Kalbi kaskatı olmuş, çoluk çocuk demeden öldüren bir kimse, Hazreti Îsâ gibi mübârek ve merhametli bir Peygamberin yoluna nasıl tâbi olur. Hazreti Îsâ’ya (aleyhisselâm) tâbi olduğunu söyleyen bir kimsenin, zâlim, fâcir olması, haksızlıklara meyletmesi mümkün müdür? Eğer hakkı bulmak istiyorsan, yavaş hareket et, zulüm yapma, Allahü teâlâ sana hidâyet (doğru yol) ihsân eder. Aslı olmayan elbiseyi giyen gibi, kendinde olmayan şeyle kibirlenme. Biz, sizin bizden aldığınız yerleri fazlasıyla aldık. Sizi geldiğiniz gibi kovduk. Biz, bizde olan (Müslümanlık) ni’metinden dolayı sizden çok üstünüz. Sen, fethedeceğinizi söylediğin birçok yerler saydın. Halbuki, bunlar rüyâ gören kimsenin söylediği şeylerdir. Kim ki, putperestliği yaymak için Şark’ı ve Garb’ı fethetmeyi dilerse, o kötü ve habîs insandır. Allahü teâlâ, Îsâ’ya (aleyhisselâm) inen İncîlde son Peygamberin geleceği müjdelenmektedir. Hazreti Muhammed Mustafâ (sallallahü aleyhi ve sellem) ve diğer Peygamberler, hepsi vefât etti. Ancak, onun vefâtı geciktirilmiştir. O zaman gelince, o da diğer peygamberler gibi vefât edecektir. Halbuki siz Hıristiyanlar, Hazreti Îsâ’nın ölümü tattığını söylüyorsunuz. Yahyâ, Zekeriyyâ ve diğer peygamberler Allahü teâlânın indinde kıymetli kullarıdır. Hakkın doğrunun Arabdan ve Acemden yardımcıları vardır. Allahü teâlâ, Seyfuddevle’ye hayırlar versin. Ona lütuf ve ihsânlarda bulunsun. Mensûr bin Nûh’a devamlı selâmet versin. Bu ikisi, İslâmı ve Müslümanları her türlü tehlikeye karşı muhafaza ettiler. Kim Bizanslıların kumandanına benim nasîhatimi iletir? Onun üzerine genç ihtiyâr bütün Horasanlılar geliyor, gâzîler, şehîd olmak için koşuyor. Eğer haktan yüz çevirilirse, hak her zaman açık ve ortadadır. Geliniz ey Bizanslılar! Aramızda kılıncı hâkim yapalım. Çünkü o, en âdil bir hâkimdir. Allahü teâlâ bize mükâfatlar versin. O, bizim için kâfi ve bizi koruyucudur. Allahü teâlâdan lütuf ve ihsâniyle, feth-i Konstantiniyye’yi nasîb etmesini diliyoruz.”