Ebû Hasen

Ebû Hasen Osman bin Ebî Şeybe rahmetullahi aleyh, hadîs hafızlarındandır. Yani, yüzbin hadis-i şerifi, râvileri ile birlikte ezbere biliyordu. 239 (m. 853) senesinde vefât etti. Rivâyet ettiği hadîs-i şeriflerden bazıları şunlardır:

Enes bin Mâlik (radıyallahü anh) anlattı: Bir defa ben ve Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidden çıkıyorduk. Bize mescidin eşiğinde bir adam rastladı. “Yâ Resûlallah! Kıyâmet ne zaman kopacak?” diye sordu. Bunun üzerine Resûlullah efendimiz: “Sen onun için ne hazırladın?” buyurdu. O zât “Yâ Resûlallah! Ben onun için, çok namaz, oruç ve sadaka hazırlamadım. Fakat Allahü teâlâ ve Resûlünü severim” dedi. Resûlullah efendimiz: “O halde sen sevdiklerinle berabersin” buyurdu.
Abdullah bin Mes’ûd rivâyet etti: Resûlullah efendimiz “Ağaç, yapraklarını nasıl döküyorsa, Allahü teâlâ da, kendisine hastalık veya başka bir şeyden zarar isâbet eden Müslümanın günahlarını öylece döker” buyurdu.
Câbir bin Abdullah (radıyallahü anh) anlattı. Birisi Resûlullah efendimize gelerek, “Yâ Resûlallah rüyâmda başımın vurulup yuvarlandığını, kendimin de peşinden koştuğumu gördüm” dedi. Bunun üzerine Peygamber efendimiz: “Uykun esnasında şeytanın seninle oynamasını herkese anlatma” buyurmuştur.
Haris bin Süveyd anlattı: “Abdullah hasta iken onu ziyâret etmek için yanına girdim. Resûlûllahın şöyle buyurduğunu işittim” dedi: “Allahü teâlâ, mü’min kulunun tövbesine; çorak, helak korkusu olan bir yerde, üzerinde yiyeceği ve içeceği bulunan devesi de yanında olduğu halde uyuyan; uyandığında, devesinin yanından gittiğini gören, sonra onu aramaya çıkan, nihâyet çok susayan, sonra (kendi kendine) yerime döneyim de ölünceye kadar yatayım diyen, başını ölmek için dirseğinin üzerine koyan, sonra uyandığında devesini, üzerindeki yiyecek ve içecekle beraber bulan bir kimseden daha çok sevinir.”
Abdullah bin Amr İbni As (radıyallahü anhümâ) rivâyet etti: Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâ ilmi, kullarının hafızasından silmek sûretiyle değil, ilim adamlarının ölmesiyle alır. Öyle ki, ortada âlim kalmayınca, halk, kendilerine birtakım câhilleri baş edinirler. Onlara dînî bir mesele sorulur da, bilmedikleri hâlde fetvâ vererek hem kendileri dalalete düşer, hem de fetvâ, isteyenleri dalâlete sevk ederler.”
Ebû Hüreyre (radıyallahü anh) rivâyet etti: Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Allahü teâlâya hamd-ü sena ile başlanmayan her mühim işin feyzi ve bereketi olmaz.”

Comments are closed.