Edirne Müftüsü Fevzi Efendi

Edirne Müftüsü Fevzi Efendi son devir Osmanlı âlimlerindendir. 1241 (m. 1826)’da Denizli’nin Tavas ilçesinde doğdu. İlk tahsilininden sonra İzmir’de medresede okudu, icazet aldıktan sonra Edirne’de dersiamlık, sonra müftülük görevine getirildi. Bu arada Nakşibendî-Hâlidî şeyhi Ali Efendi’ye intisap etti. Emekli olunca İstan­bul’a yerleşti. 1318’de (m. 1900) evinde vefat etti.

Buyurdu ki:
Hazret-i Ali buyurdu ki:
Fazilet, ancak ilim ehline mahsustur. Çünkü onlar, doğru yoldadır. Hidâyet arayana yol gösterirler. Herkesin kadr ü kıymeti, başarısına göredir. Câhiller, ilim ehline düşmandırlar, şimdi sen, ilim elde etmeye bak! İlmin ebediyyen cahili olma! İnsanlar ölü, ilim ehli diridirler. (Zîrâ câhillerin hiçbir faydaları yoktur. Onlar, nebat yetiştirmeyen çorak toprağa benzerler.

Allahü teâlâ meâlen;

“Yoksa, ölü iken dirilttiğimiz ve kendisine verdiğimiz nurla insanlar içinde yürüyen kimse, karanlıklar içinde olan gibi midir?” buyurmuştur, ölüden murâd câhil, dirilmekten murâd ilim verilmesidir. Karanlıklar içinde yüzen de câhildir)
“İlim, her fazilete vesiledir, ilim, köleyi sultanlar meclisine yükseltir. ‘Ulemâ olmasaydı, ümerâ helak olmuşdu’ denilmiştir. Şâir de; ‘İlim, erbâbı için azli mümkün olmayan bir sultândır. Gerçek emîr odur ki, azledildiği zaman dahi emîr kalır. Sultânın velâyeti elinden gidince, fazileti saltanatında kalır’ demiştir. Çünkü ilmin saltanatı ilâhîdir. Kulların, onu azle güçleri yetmez. Hadîs-i şerîfte; (Hikmet, kişinin şerefine şeref katar, köleyi yükselterek sultanlar meclisine oturtur) buyuruldu. Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bununla, ilmin dünya menfaatlarına işâret etmişlerdir. Malûmdur ki, âhıret daha hayırlı ve bâkidir.”
“Her mümine önce lâzım olan şey; îmânı, farzları ve haramları öğrenmektir. Bunlar öğrenilmedikçe, Müslümanlık olamaz, îmân elde tutulamaz. Hak borçları ve kul borçları ödenilemez. Niyet ve ahlâk düzeltilemez, temizlenemez. Düzgün niyet edilmedikçe, hiçbir farz kabul olmaz.

Bir hadîs-i şerîfte;

“Bir saat ilim öğrenmek veya öğretmek, sabaha kadar ibâdet etmekten daha sevaptır” buyuruldu.

Comments are closed.