Endülüslü Veli Şuayb bin Hüseyin

“Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anladığına güvenip de, o büyüklere karşı gelmekten de kendini koru!”
Şuayb bin Hüseyin Endülüsî hazretleri Kuzey Afrika’da yaşamış olan evliyadan olup, Medyeniyye tarikatının kurucusudur. 513 (m. 1121)’de Endülüs’te İşbiliye (Sevilla) yakınlarındaki Kantîyâne (Cantillano) kasabasında doğdu. İlim tahsili için Fas ve Cezayir’e, sonra Mekke’ye gitti. Hac zamanında Arafat’ta görüştüğü Abdülkâdir-i Geylânî hazretlerinden hırka giydi, feyiz aldı. 594 (m. 1198)’de vefat etti. Kendisini evliya zanneden bir müderrise şöyle nasihat etti:
Selef-i sâlihînden çoğu, sıkıntılar çekti. Ağır ibadetler yaptı. Sen onlar gibi yapma! Sen, Kur’an-ı kerimde ve hadis-i şeriflerde açıkça bildirilmiş olan kolaylık yolunu tut! O büyüklere de dil uzatma! Onlar senden daha çok bilgili ve anlayışlı idi. Sen, onların bildiklerini bilmiyorsun. Bilmediğin, anlamadığın şeylere karışma ve bunlara uyma! Kur’an-ı kerimden ve hadis-i şeriflerden anladığına güvenip de, o büyüklere karşı gelmekten de kendini koru! Onlar, Kur’an-ı kerimi ve hadis-i şerifleri senden daha iyi anlamışlardı. Resûlullahın zamanına, senden daha yakın oldukları için ve marifetullah ile akılları aydınlanmış olduğu için ve sünnete çok sarılmış oldukları için ve ihlasları, yakînleri, tevhîdleri ve zühdleri çok olduğu için senden ve senin gibilerden daha iyi biliyorlardı.
Ey zavallı! Gece gündüz, midenin ve nefsinin isteklerini düşünüyor, onların arkasında koşuyorsun. Bunlara kavuşabilmek için, biraz din bilgisi edinmişsin. Küçücük sermayen ile kendini din adamı sanıyorsun. Selef-i sâlihîn ile boy ölçüşmeye kalkışıyorsun. Ömürlerini ilim öğrenmekle ve öğretmekle geçiren, salih amellerle kalplerini temizleyen, helal lokma yemek ve haramlardan kurtulmak için, şüphelilerden titizlikle sakınan, o din büyüklerine dil uzatma! Onlar senden çok yüksek idi. Senin bu hâlin, serçenin, yemekte, içmekte, doğan kuşu ile yarış etmesine benzemektedir. O büyüklerin riyazetleri, ibadetleri, bütün sözleri ve ictihadları, Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere uygun idi. Selef-i sâlihîn azîmet ile amel ederler. Müslümanlara da, ruhsat ile hareket etmeleri için fetva verirlerdi.

Comments are closed.