Ebü’l-Mehâsin Mes’ûd Beyhekî hazretleri tefsîr ve usûl âlimlerindendir. 544 (m. 1149)’de vefât etti. Tefsirinde, Eshab-ı kiramın üstünlüğünü bildiren âyet-i kerimeleri şöyle anlatır:
Allahü teâlâ, Kur’an-ı kerimde Tevbe, Mâide ve Mücâdele ve Beyyine sûrelerinde buyuruyor ki: (Biz onların her birinden râzıyız. Onların her biri de, Allahü teâlâdan râzıdırlar.) Demek ki, hem sevmiş, hem de sevilmişlerdir. A’raf ve Hicr sûrelerinde meâlen, (Biz azîmüşşân, onların kalplerindeki gıl ve gışşı nez ettik) buyuruyor. Yâni kalplerindeki kin, hıyânet ve birbirlerine düşmanlık gibi şeyleri kökünden çıkarıp attık.
Enfâl sûresinde, Resûl-i Ekremine meâlen buyuruyor ki: (Sana, Allahü teâlâ ve müminlerden sana tâbi olanlar kâfîdir) ki, o vakit, Sahâbe-i kiram pek az idi. Her biri dîn-i islâmın yayılmasında, Server-i âleme kâfî oluyorlar. Allahü teâlâ, onların ismini, kendi isminin yanına getirerek buyuruyor ki: Hakîkatte ben sana yetişirim ve onlar benim kifâyetimin mazharı olur. Görünüşte onlar sana kifâyet eder. Başkasının yardımına lüzûm ve ihtiyaç kalmaz.
Feth sûresinde buyuruyor ki: (Ağaç altında sana bîat eden müminlerden Allahü teâlâ râzıdır) ki, bunlar Sahâbe-i kiram idi (ve onlara Sekîne, [yâni kalblerine kuvvet] veriyor ve sana olan sevgilerini, sıdk ve ihlâsı biliyor ve onları yakın bir feth ve zafer ile sevaplandıracağını müjdeliyor.)
Hudeybiye anlaşmasında, Sidre yâhut Sümre ağacının altında yapılan söz vermeye işarettir. Sahâbeden her birinin rıza-i ilâhîye mazhar olduğu ve kalblerinin temiz ve hâlis olduğu ve sekînenin inzâli ve Feth-i karîb ile sevaplandırılacaklarını bildirmesi, mertebe ve şânlarının büyüklüğüne açık bir şâhittir. Feth sûresinin diğer âyet-i kerimesinde, (Sana bîat edenler) yâni seninle gazâ ve cihâdda bulunup, dîn-i islâmın neşrinde, kullarıma nasihat vermekte ve doğru yolu göstermekte berâber olacaklarını ahd ve vadedenler, (Allah celle şânühû ile mübâye’a, [yâni vaat] etmiş olurlar) buyurdu. Tevbe sûresinde meâlen, (Mekke-i mükerreme ehâlîsinden olup, Muhâcirîn denilen Sahâbe-i kiram ile, Medîne-i münevvere ahalisi olan Ensârdan ve onlara iyilikte tâbi olanlardan, Allahü teâlâ râzıdır. Onlar da Allahü teâlâdan râzıdırlar) buyuruyor.