Eshâb; sözlük anlamı itibari ile, sâhib kelimesinin çoğuludur ve arkadaşlar anlamındadır. Dinî terim olarak eshâb, Peygamber efendimizi görüp îmân eden ve mü’min olarak vefât eden mübârek kimselere denir.
Allahü teâlânın mü’minlerin kalblerine gönderdiği nûrlar, ibâdetleri ve takvâsı çok olanlara, gelmektedir. Nûrlar, Resûlullah efendimizin mübârek kalbinden yayılmaktadır. Gelen nûrları almak için, Resûlullah efendimizi sevmek lâzımdır. Sevmek de, Onun ilmini, güzel ahlâkını, mu’cizelerini, kemâlâtını öğrenmekle hâsıl olur. Resûlullah efendimiz de, onu görüp severse, feyiz alması çoğalır. Bunun için, sohbetinde bulunup, güzel yüzünü görenler, tatlı sözlerini işitenler, daha çok feyiz aldılar. Eshâb-ı kirâm, bu sebeple, çok feyiz alıp, kalbleri dünya sevgisinden temizlenerek, ihlâs sâhibi oldular. Kavuştukları nûrlar, feyizler, evliyânın kalblerinden dolaşarak, zamânımıza kadar geldi.
Eshâb-ı kirâma hürmet etmek, insanların en iyisi olan Peygamber efendimize hürmet etmektir. Onlara hürmetsizlik de, Resûlullah efendimize hürmetsizliktir. İnsanların en iyisinin sohbetine, sözlerine kıymet vermek için Eshâb-ı kirâmın hepsine kıymet vermek lâzımdır. Ebû Bekr-i Şiblî hazretleri;
“Eshâb-ı kirâma kıymet vermeyen bir kimse, Resûlullah efendimize îmân etmemiş olur” buyurmuştur.
Âlûsî merhum, Gâliyye kitâbında diyor ki:
“Allahü teâlâ, Kur’ân-ı kerîmde Eshâb-ı kirâmı övmektedir. İlk hicret edenlerden, Ensârdan ve iyilikte bunların izinde olanlardan râzı olduğunu bildirmektedir. Allahü teâlâ, ancak mü’min olarak öleceğini bildiği kulundan râzı olur. Kâfir olarak öleceğini bildiği kulundan râzı olduğunu bildirmesine imkân yoktur. Bunun için, Eshâb-ı kirâmı öven âyet-i kerîmeler, onların âdil olmadıklarını ve Resûlullahın vefâtından sonra mürted olduklarını söyleyenleri reddetmekte, böyle söyleyenlerin kötü niyetli, zındık olduklarını bildirmektedir. Eshâb-ı kirâmın hepsini öven hadîs-i şerîfler pek çoktur. Bunların meşhûrlarından biri, Dârimî’nin ve İbni Adî’nin bildirdikleri, (Eshâbım yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidâyete kavuşursunuz!) hadîs-i şerîfidir.”
Peygamber efendimiz bir hadis-i şeriflerinde buyuruyorlar ki:
(Eshâbımı incitmekte, Allahü teâlâdan korkunuz! Benden sonra, onları kötü bilmeyiniz. Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden, bana düşmanlık etmiş olur. Onları inciten, beni incitir. Beni inciten de, Allahü teâlâya eziyet etmiş olur ki, buna azâb eder.)
Netice olarak, Eshâb-ı kirâmın kıymetini, büyüklüğünü bilemeyen, bu büyükleri kendileri gibi sanıp, kötüleyenlere çok şaşılır. Cehenneme gidecekleri bildirilen, yetmişiki bid’at fırkasının en kötüsü bunlardır. Hadis-i şerîfte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâdan korkunuz, Allahü teâlâdan korkunuz da, eshâbımı incitmeyiniz! Benden sonra, onlara garez olmayınız, düşmanlık etmeyiniz! Onları seven, beni sevdiği için sever. Onlara düşmanlık eden de, bana düşman olduğu için eder. Onları inciten, beni incitmiş olur. Beni inciten de, Allahü teâlâyı incitir. Allahü teâlâ da, kendisini incitene azâb eder.)