Esselâmü aleyke!

Peygamber Efendimizin bin mûcizesi vardır. Ağaçla taşla konuşur, melekle söyleşirdi. Bir gün; yolda yürürken müşriklerden bir kadınla karşılaştı. Kucağında da yeni doğmuş bir “bebek” vardı kadının. Tam Resûlullah’ın yanından geçiyordu ki, fevkalâde bir şey oldu.
Bebek konuştu.
Büyük insan gibi;
“Esselâmü aleyke yâ Resûlallah!” diyerek selâm verdi Efendimize.
Efendimiz durdular; “aleyküm selâm!” buyurdular.
Kadın da durdu. Ama çok şaşırmış, hayret etmişti bu olanlara. Efendimiz o bebeğe;
“Peygamber olduğumu nasıl bildin?” dediler.
Bebek;
“Hak teâlâ bildirdi. Cebrâil de yanımdadır. Yâ Resûlallah! Duâ et, Cennette senin hizmetçin ben olayım” dedi.
Efendimiz tebessümle;
“Peki, olur” buyurdular.
Bebek çok sevinip;
“Yâ Resûlallah! Sen Allahın kulu ve Peygamberisin. Ne mutlu sana îmân edene. Yazıklar olsun seni inkâr edenlere!” dedi.
Yüzü gülüyordu.
Efendimize uzun uzun baktı ve “Allah!” deyip, rûhunu teslîm etti. Bu olanlara şâhit olan annesinin kalbinde Resûlullaha olan “düşmanlık”, bir anda “sevgi”ye dönüştü.
Şehâdet’i söyleyip;
“Yâ Resûlallah! Sana düşmandım. Ama şimdi her şeyden çok seviyorum” diye arz etti.
Efendimiz;
“Müjdeler olsun. Senin için Cennetten kefen getirildi” buyurdular.
Kadın çok sevinip, bütün hücreleriyle; “Allah!” dedi.
Ve can verdi.
Namâzlarını kılıp aynı kabre defnettiler…

Comments are closed.