Ey mevtâlar!..

Hazret-i Fâtıma radıyallahü anhâ vefât etmişti. Hazret-i Alî radıyallahü anh ve oğulları, cenâze hizmetini görüp o gece defnettiler kendisini.
Hazret-i Alî, ertesi sabah kabristana gitti.
Bir Fâtiha okudu.
Ve yatan ölülere;
“Ey mevtâlar! Bıraktığınız malların tamâmı vârislere taksîm edildi. Hanımlarınız başkalarıyla evlendi. Evlerinize tanımadığınız kimseler taşındı. Bizden size haber bunlardır” diye seslendi.
Biraz bekledi.
Ve yine onlara:
“Bizden size haberler bunlardır. Sizden bize ne gibi haberler var?” diye sordu.
O an bir ses işitti.
Kulak verip dinledi.
“Yâ Alî! Dünya malından Allah için verdiklerimizin burada faydasını gördük. Dünyada kullandıklarımız kâr kaldı yanımıza. Ama bıraktıklarımızı ziyân ettik” diyordu.

KENDİ TAŞIRDI
Hazret-i Alî “radıyallahü anh”, çarşıdan herhangi bir şey alsa, eve kadar kendi taşır, vermezdi kimseye. “Yardım edelim” deseler de, kabul etmezdi.
Hizmetçisi vardı.
Bir gün kendisine;
“Efendim, siz halîfesiniz. Yardım etmek isteyenlere müsaade edin, taşısınlar. Hem sonra bu gibi basit işler, size hafîflik verir” deyiverdi.
Onu dinledi.
Ve cevâben;
“Hayır. Bir baba, helâlinden kazanıp da satın aldığı bir şeyi kendi taşırsa, kemâlinden hiçbir şey kaybetmez” buyurdu.
Ve ilave etti:
“Hattâ o kişi, her bir adımına çok sevap kazanır” buyurdu.

Comments are closed.