“Ezher Şeyhi” İbrahim Birmâvî

Allahü teâlâ, herkese tevekkülü emreylemiştir. (Tevekkül imanın şartıdır) mealindeki âyet-i kerîme, bu emirlerden biridir…
İbrahim Birmâvî hazretleri Mısır’da yaşamış olan Şafiî fıkıh âlimi ve Ezher şeyhlerindendir. Mısır’ın kuzeybatısında Birmâ kasabasında doğdu. Mısır’ın büyük âlimlerinden ders aldı. Zamanında Mı­sır’ın en büyük âlimlerinden sayılıyordu. Nihayet en yüksek makam olan “Ezher Şeyhi” unvanı verildi. 1106’da (m. 1694) vefat etti. Bir dersinde şunları anlattı:
Allahü teâlâ, herkese tevekkülü emreylemiştir. (Tevekkül imanın şartıdır) mealindeki âyet-i kerime, bu emirlerden biridir. Sûre-i Mâidede, (Eğer imanınız varsa, Allahü teâlâya tevekkül ediniz!), sûre-i Âl-i İmrân’da, (Allahü teâlâ, tevekkül edenleri elbette sever), sûre-i Talâk’ta, (Bir kimse, Allahü teâlâya tevekkül ederse, Allahü teâlâ, ona kâfîdir), sûre-i Zümer’de, (Allahü teâlâ, kuluna kafi değil midir?) meâllerinde daha nice âyet-i kerime vardır.
Resûlullah Efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem” buyuruyor ki: (Ümmetimden bir kısmını, bana gösterdiler. Dağları, sahraları doldurmuşlardı. Böyle çok olduklarına şaştım ve sevindim. Sevindin mi, dediler, evet dedim. Bunlardan ancak yetmiş bin adedi hesapsız Cennete girer dediler. Bunlar hangileridir diye sordum. İşlerine sihir, büyü, dağlamak, fal karıştırmayıp, Allahü teâlâdan başkasına tevekkül ve itimat etmeyenlerdir buyruldu.) Dinleyenler arasında Ukâşe “radıyallahü anh”, ayağa kalkıp, (Yâ Resûlallah! Dua buyur da, onlardan olayım) deyince, (Yâ Rabbi! Bunu onlardan eyle!) buyurdu. Biri kalkıp, aynı duayı isteyince, (Ukâşe senden çabuk davrandı) buyurdu…
Bir hadîs-i şerifte, (Allahü teâlâya tam tevekkül etseydiniz, kuşların rızkını verdiği gibi, size de gönderirdi. Kuşlar, sabah mideleri boş, aç gider. Akşam mideleri dolmuş, doymuş olarak döner) buyurdu. Bir hadis-i şerifte, (Bir kimse, Allahü teâlâya sığınırsa, Allahü teâlâ, onun her işine yetişir. Hiç ummadığı yerden, ona rızık verir. Her kim, dünyaya güvenirse, onu dünyada bırakır) buyurdu.
İbrahim aleyhisselâmı mancınığa koyup, ateşe atarlarken (Hasbiyallah ve ni’melvekîl), yani (Bana Allahım yetişir. O iyi vekil, yardımcıdır) dedi. Ateşe düşerken, Cebrâîl “aleyhisselâm” gelip, (Bir dileğin var mı?) deyince, (Var, ama sana değil) dedi. Böylece (Hasbiyallah) sözünün eri olduğunu gösterdi. Bunun için Vennecmi sûresinde, (Sözünün eri olan İbrahim) meâlindeki âyet-i kerime ile methedildi.

Comments are closed.