Felçli idi ama…

Ebül Hüseyin Şirvânî hazretleri “rahmetullahi aleyh” İran’da yetişen evliyânın büyüklerindendir. Ömrünün sonlarına doğru felç oldu.
Eli ayağı tutmazdı.
Ayağa kalkamazdı.
Fakat, her gün beş namaz vakitleri girince iyileşir, namaz bitene kadar, bir de sohbet esnâsında sıhhatli ve sağlam olur, bu zamanlar hâricinde yine felçli olurdu.

TASAVVUF NEDİR?
Kendisine; “Tasavvuf nedir?” diye sordular. Cevaben; “Hakîkî din âlimlerinden birine bağlanıp, Ona teslîm olmak, Onun feyiz ve bereketlerinden istifâde etmek ve Ondan öğrendiği gibi yaşamaktır” buyurdu.
Sohbet ederdi.
Ve sevdiklerine;
“Eğer imkânım olsaydı, ayaklarım da sağlam olsaydı, evliyâya muhabbeti olanları ziyâret etmek için Horasan’a kadar giderdim” sözünü sık sık söylerdi.

“BIRAK BU ALÇAĞI!”
Kendisi anlatıyor: Bir gün, Mekke-i mükerremede yolda yürürken, bir kimsenin yol ortasında can çekişmekte, şiddetli bir ızdırap ile kıvranmakta olduğunu gördüm.
Çok üzüldüm.
O an kalbime;
“Şu zavallının bu sıkıntıdan kurtulması için Fâtiha okuyup üzerine üfleyeyim” düşüncesi geldi. O sırada, o kimsenin karnından ses geldi.
Dikkat kesildim.
Anlaşılır şekilde;
“Bırak bu alçağı! Çünkü bu, Hazret-i Ebû Bekr’e düşmandır” diyordu. Demek ki, bozuk i’tikâdının cezâsını çekiyor deyip ayrıldım…

Comments are closed.