Hacı Zihni Efendi Osmânlı devleti Maârif Meclisi azâsından idi. 1845 [1262] de İstanbul’da doğdu. Medrese tahsilinden sonra Mülkiye Mektebi Usul-ü Fıkıh Muallimliği, Maarif Nezareti Encümeni-Teftiş Reisliğine yaptı. 1332 [m. 1914]’de İstanbul’da vefat etti. En meşhur eseri olan “Nimet-i İslam”da diyor ki:
Nafile namazları ayakta kılmaya gücü yeterken, oturarak kılmak, her zaman ve her yerde caizdir. Oturarak kılarken, rükû için bedeni ile eğilir. Secde için, başını yere koyar. Lakin özrü yok iken nafileleri oturarak kılana, ayakta kılanın yarısı kadar sevap verilir. Beş vakit namazın sünnetleri ve teravih namazı da, nafile namazdır. Yolda, yani şehir, köy haricinde, nafile namazları hayvan üzerinde kılmak caizdir. Kıbleye dönmek ve rükû ve secde yapmak lazım değildir. Îmâ ile kılar. Yani rükû için, bedeni ile biraz eğilir. Secde için bundan daha çok eğilir.
Hayvan üzerinde fazla necaset bulunması, namaza mani değildir. Yerde nafile kılarken yorulanın, bastona, insana, duvara dayanıp kılması caiz olur. Kendi yürürken namaz kılmak sahih değildir. Farz ve vacip namazları, şehir haricinde, ancak özür olunca, hayvan üstünde kılabilir. Özür, inince arkadaşlarının gidip yalnız kalması, canı, malı, hayvanı için, hırsız korkusu olması, yerin çamur olması, hayvana binmekten aciz olmak gibi şeylerdir. Mümkün ise, hayvanı kıbleye karşı durdurup kılar. Mümkün değil ise, hareket cihetlerinde kılar. Hayvan üzerindeki mahmil denilen sandık gibi şeylerin içinde kılmak da böyledir. Hayvan durdurulup, mahmilin altına direk konursa, “Serîr”, yani masa, kanepe gibi olup, yerde kılmak demektir. Kıbleye karşı ayakta kılması lazım olur.
Gemide namaz kılmak, Cafer Tayyâr hazretleri Habeşistan’a giderken, Resûlullah’ın ona öğrettiği gibi şöyledir:
Hareket eden gemide, özrü olmadan farz ve vacip de kılınır. Gemide cemaat ile kılınabilir. Hareket eden gemide de, îmâ ile kılmak caiz olmayıp, rükû ve secde yapar. Kıbleye dönmesi de lazımdır. Namaza başlarken kıbleye karşı durur. Gemi döndükçe, kendisi kıbleye döner. Gemide necasetten taharet de lazımdır. Hanefî’de, giden gemide farzları da özürsüz iken yerde oturarak kılmak caiz olur.