Fıkıh Âlimi Zahîrüddîn Buhârî

Zahîrüddîn Buhârî hazretleri meşhûr Hanefî fıkıh âlimlerindendir. 616 (m. 1219)’da Buhârâ’nın Nevhâbâd köyünde doğup, 683 (m. 1284)’de vefât etti…

Bu mübarek zat, bir dersinde buyurdu ki:
Müminler, Allahü teâlânın sevdiğine inandıkları kimselerin mezarlarını ziyârete gidiyorlar. Allahü teâlânın sevdiği kullarını vâsıta, vesîle ederek, Allaha yalvarıyorlar. Peygamberimiz ve Eshâb-ı kirâm da böyle yaparlardı. Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem), (Yâ Rabbî! İstediklerini vermiş olduğun kullarının hakkı için, hurmeti için senden istiyorum) duâsını okurdu. Bu duâyı Eshâbına öğretir ve okumalarını emrederdi. Müminler de, böyle duâ etmektedir.

Hazreti Alî’nin (radıyallahü anh) vâlidesi olan Fâtıma binti Esed (radıyallahü anha) vefât edince, Resûlullah efendimiz kabre koydu ve (Yâ Rabbî! Bana annelik yapan Fâtıma binti Esed’i affeyle! Peygamberinin ve benden önce gelmiş olan Peygamberlerinin hakkı için, ona rahmetini bol eyle!) diye duâ eyledi. Gözlerinin açılması için duâ isteyen birisine, iki rekât namaz kılmasını, sonra (Yâ Rabbî! Kullarına merhamet ederek göndermiş olduğun Peygamberin Muhammed “aleyhisselâmın” hürmeti için, Onu vesîle ederek, senden istiyorum. Sana yalvarıyorum. Ey sevgili Peygamber, Muhammed! Seni vesîle ederek, duâmı kabûl edip, dileğimi ihsân etmesi için Rabbime yalvarıyorum. Yâ Rabbî! Duâmın kabûl olması için, o yüce Peygamberi bana şefaatçi eyle!) duâsını okumasını emir buyurmuştur.

Âdem aleyhisselam yasak edilen ağaçtan yiyerek cennetten çıkarılınca, (Yâ Rabbî! Oğlum Muhammed aleyhisselâm hürmetine beni affet!) duâsını yaptı. Allahü teâlâ da, (Ey Âdem! Muhammed aleyhisselâmı vesîle ederek, yerdekiler ve göktekiler için şefaat isteseydin, şefaatini kabul ederdim) buyurdu.

Bir velîyi vesîle ederek duâ etmek, ismini söyleyerek ondan yardım istemek yasaklanmamıştır. İsmi söylenen zâtın, tesir edeceğine, istenileni elbet yapacağına, gaybları bileceğine inanmak küfür olur. Müslüman, Allahü teâlânın sevgili bir kulundan, yalnız vesîle olmasını, şefaat etmesini, duâ etmesini ister. İstenileni yaratan yalnız Allahü teâlâdır. Mâide sûresi, yirmiyedinci âyetinde meâlen, (Müttekî kullarımın duâsını kabul ederim) buyuruldu. Bunun için, sevdiklerinden duâ istenir. Meyyitten, istekleri vermesi değil, Allahü teâlânın vermesine vâsıta olması istenir.

Comments are closed.