(Dünden devam)
Ebû Zer-i Gıfârî hazretleri “radıyallahü anh” hasta olduğu bir gün hanımına; “Dışarı bak bakalım, gelen giden var mı?” diye sordu. Hanımı dışarı bakıp;
“Kimseler yok” deyince;
“Öyleyse henüz erken. Sen bir koyun kes” dedi.
“Niçin?” deyince;
“Vefat edersem, cenâzemde sâlih bir topluluk bulunacak. Onlara ikrâm edersin. Benim tarafımdan söyle onlara, yemeden gitmesinler” buyurdu.
“Peki bey” dedi.
Ve bir koyun kesti.
Bir müddet sonra tekrar seslenip, gelen olup olmadığını sordu. Hanım baktığında, uzaktan bir topluluğun geldiğini görüp haber verdi.
Ebû Zer hazretleri;
“Beni kıbleye çevir” dedi.
Yüzünü kıbleye döndürünce;
“Bismillahi ve billahi ve alâ milleti Resûlullah” diyerek rûhunu teslîm etti.
Hanımı gelen misâfirleri karşılayıp, Ebû Zer hazretlerinin vefât ettiğini bildirdi.
O gelenler;
“Biliyorduk. Böyle mübârek bir zâtın cenâzesinde bulunmak, Allahü teâlânın bize husûsî lütfudur” dediler.
Cenaze hizmetlerini gördüler.
Namâzını kıldılar.
Kabrine defnettiler.
Ve vedâ eylediler.
Hanımcağız;
“Az durun” dedi.
“Niçin?” dediklerinde;
“Ebû Zer’in size selâmı var. Yemek yemeden gitmesinler diye tembih etti” dedi.
Yemek yiyip ayrıldılar. (Devamı yarın)
(Dünden devam)
Ebû Zer-i Gıfârî “radıyallahü anh” Resûlullah Efendimiz’e bîat ederken; “Allah yolunda hiçbir kötüleyicinin kötülemesine aldırmayacağına ve hep doğru sözlü olacağına” dâir söz vermişti.
Bu sözünün eri oldu.
Bundan hiç şaşmadı.
Hep böyle yaşadı.
Resûlullah Efendimiz;
“Dünyaya Ebû Zer’den daha sâdık kimse gelmedi” buyurmuşlardır.
Resûlullahı çok severdi.
Uğrunda canını verirdi.
Nitekim bir defâsında;
“Yâ Resûlallah! Kalbim Allahü teâlânın ve sizin muhabbetinizle doludur” diye arz etmişti.
İLİMDE DERYADIR
Hazret-i Alî “radıyallahü anh”;
“Ebû Zer ilimde bir deryadır. O, insanların anlamaktan âciz olduğu ilimleri biliyordu” buyurdu.
ONU ŞİKÂYET ETTİLER
Şam şehrinin zenginleri Ebû Zer hazretlerinin zühd hâlini beğenmeyip, oradan gitmesi için Hazret-i Osmân’a şikâyette bulundular.
Halîfe kendisini çağırdı.
O da Medîne’ye geldi.
Halîfe ile görüştü.
Hazret-i Osmân;
“Şam halkının senden şikâyet sebebi nedir?” diye sordu.
O da sebebini arz edince;
“Yâ Ebâ Zer, halkı zühd yoluna zorla sokmak imkânsızdır” buyurdu.