(Dünden devam)
Kureyş’ten dört beş kişi, atlarına binip ve Hazret-i Ali’nin (radıyallahü anh) yoluna gelip; “Geri dön, yoksa seninle cenk ederiz!” dediler.
Hazret-i Ali durdu.
Yükleri yere indirdi.
Müşriklere saldırdı.
***
Allahü teâlâ (celle celalüh) Hazret-i Ali’ye (radıyallahü anh) fırsat ve kuvvet verdi.
Onlara galip geldi.
Müşrikler yenildiler.
Hazret-i Ali daha sonra yerden hane-i saadetin yüklerini kaldırıp, Medine yoluna revan oldu.
***
Bir müddet sonra Mikdat bin Esved adında bir Kureyşî karşısına çıktı.
Mâni olmak istedi.
Hazret-i Ali indi.
Karşılıklı cenk ettiler.
Miktad henüz iman etmemişti. Aliyy-ül Mürtezâ (radıyallahü anh) hiç aman vermeyip, bir darbe ile onu atından yıktı.
***
Göğsünün üzerine çıktı.
İmana davet eyledi.
O ise itiraz etmedi.
Seve seve, cân-ı gönülden kabul etti ve Şehadeti getirip Müslüman oldu. Bunun bir oğlu, Kerbela’da, Hazret-i Hüseyin’in uğruna cânını feda etmiştir.
***
Abdullah bin Mes’ud (radıyallahü anh) hazretleri buyurur:
Habîb-i Ekrem (sallallahü aleyhi ve sellem) hazretlerinin huzurunda idim.
Ali bin Ebi Talib (radıyallahü anh) hakkında sual olundukta;
“Hikmeti on cüze taksim ettiler. Dokuz cüzünü Ali bin Ebi Talib’e, bir cüzünü sair insanlara verdiler!” buyurdu.