“GULÂM’ÜL-HALLÂL” Abdülazîz Bağdâdî

Gulâmü’l-Hallâl hazretleri Hanbelî fıkıh âlimidir. Asıl adı Abdülazîz Bağdâdî olup 285 (898)’de Bağdâd’da doğdu. Büyük âlim Ebû Bekir Hallâl’dan Hanbeli fıkhı tahsil etti. Ona olan bağlılığından dolayı Gulâmü’l-Hallâl, yani “Hallâl’in Kölesi” denildi. Hocasından icazet alarak talebelerini yetiştirdi. 363 (m. 974)’de Bağdâd’da ve­fat etti. Bir dersinde buyurdu ki:

Îmânın fürû’unda asıl, namazdır. Namaz dinin direğidir. Beden ni’metinin şükrü için emrolunmuştur. Namaz kılan, fakat kemâl üzere kılmayanlar, dört büyük günah işlemiş olurlar:

1- Kıyâmda Kur’ân-ı kerîmi ısrarla tertil üzere okumayı terk ederler. Kur’ân-ı kerîmde tertîl vâcibdir. Vacibi ısrarla terk etmek ise büyük günahtır.

2- Rükû’dan sonra dik durmayı ısrarla terk ederler. Bu ise sünnet-i müekkede olup, ısrarla terki büyük günah olur.

3- İki secde arasında oturmayı ısrarla terk ederler. Bu da sünnet-i müekkede olup, ısrarla terki büyük günahtır.

4- Alın ve burunları üzerinde secde yapmayı terk edip, sâdece burunlarını secdeye korlar. Yalnız burun üzerine secde mekruhtur. Mekruhta ısrar ise büyük günahtır.

Müslümanlara ma’rûfu emir, münkeri nehyetmemiz vâcibdir. İnâd ve inkâr edenlere karşı da sabretmemiz lâzımdır. Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîfleri dinlemeyenler için, Allahü teâlâ, A’râf sûresi yüzyetmişdokuzuncu âyet-i kerîmesinde meâlen; “Cehennem için, cinlerden ve insanlardan çok kimseler yarattık. Kalbleri vardır, anlamazlar. Gözleri vardır, görmezler. Kulakları vardır, işitmezler. Onlar hayvan gibidir, hattâ daha da aşağıdırlar” buyuruyor. Çünkü hayvanlar öyle yaratıklardır ki, Allahü teâlânın ilham etmesiyle, fayda ve zararı hissedebilecek kabiliyettedirler. Böyle insanlar, kıyâmet günü gelince ağlarlar, inlerler ve Kur’ân-ı kerîm ve hadîs-i şerîf vaazlarını dinlemediklerine çok pişman olurlar. Kendilerini ayıplayıp, açık ziyanda görürler. Sonra hepsi Cehenneme gönderilir. Allahü teâlâ, bu gibilerin hâllerini beyânla, Mülk sûresi onuncu âyetinde meâlen; “Onlar, dünyada Peygamberlerin sözlerini işitip, yahut aklımızı kullanarak düşünüp kabûl etseydik Cehennemlik olmazdık, derler” buyuruyor.

Comments are closed.