Güneş tekrar döndü!

Resûl-i Ekrem Efendimizden sonra Hazret-i Ali, bir grup sahabiyle Babil’e giderken, Fırat nehrinin üzerinden geçmek istediler.
Vakit ikindiydi.
Namaz kılacaklardı.
Abdest aldılar.
Hazret-i Ali imam oldu.
Bazı Eshab cemaat oldu.
İkindi namazını kıldılar.
Diğer Eshab, hayvanlarını sudan geçirmekle meşguldüler.
? ? ?
Ancak iş uzun sürdü.
O arada güneş battı.
Namaz kılamadılar.
Hepsi çok üzüldü.
Hazret-i Ali’ye geldiler.
Vaziyeti arz ettiler.
O da çok üzüldü.
Hemen dua etti.
Allahü teâlâ Onun duasını kabul edip Güneş’i geri döndürdü.
Eshab Güneş’i gördüler.
Sevince garkoldular.
“Aaa, güneş batmamış” deyip sevinçle namazlarını kıldılar.
Güneş yine battı.
Şiddetli ses çıktı.
Eshab duydular.
Ve çok korktular.
Şöyle ki korkularından tehlil, tesbih ve istiğfarla meşgul oldular.
? ? ?
Muaz bin Cebel (radıyallahü anh) şöyle rivayet eder:
“Resûl-i Ekrem Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) bir gün eshab-ı kirama ‘Ali bin Ebi Talib’in sevgisi öyle bir taattır ki hiçbir günah, o varken zarar veremez. Ali’ye düşmanlık da öyle bir günahtır ki hiçbir sevap, o varken fayda veremez’ buyurdu.”

Comments are closed.