Resûlullah Efendimiz Hazreti Ali’ye “Sana beş bin koyun mu vereyim? Yoksa dinine ve dünyana yarayacak beş şey mi öğreteyim?” diye sorar.
Takıyyüddîn Cemmâilî hazretleri, hadis âlimlerinden olup hafız, yani yüzbin hadis-i şerifi ezbere bilirdi. 541’de (m. 1146) Filistin’de Cemmâîl köyünde doğdu. Sonra Bağdat’a gitti ve Abdülkadir-i Geylâni hazretlerinden fıkıh ve hadis okudu. Nihayet Mısır’a yerleşti ve Kahire’de talebe yetiştirdi. 600 (m. 1203)’de orada vefat etti. Naklettiği Hadis-i şeriflerden bazıları:
Enes (radıyallahü anh) rivâyet etti: Bir kimse Resûlullah Efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) huzurlarına gelerek: “Ey en hayırlımız! En hayırlımızın oğlu! Ey efendimiz ve efendimizin oğlu!” diye çeşitli sözlerle Resûlullah Efendimize hitap etmeye cüret etti. Resûlullah Efendimiz “Ben size ne söylemişsem, onu söyleyin. Sizi şeytan saptırmasın. Bana Allahü teâlânın verdiği mevkiyi verin. Ben, Allahın kulu ve Resûlüyüm” buyurdu. Resûlullah efendimiz ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Enes’in de (radıyallahü anh) bulunduğu bir sırada, Eshâbdan (radıyallahü anhüm) bazı kimseler; “Yâ Resûlallah! Ne kadar çok ibadet yapıyorsunuz? Allahü teâlâ, sizin işlediğiniz ve işleyeceğiniz günahları affetmedi mi?” diye sual ettiler. Resûlullah efendimiz “Evet. Ama çok şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu.
Ali bin Ebî Tâlib (radıyallahü anh) anlattı: Resûlullah Efendimiz bana; “Sana beş bin koyun mu vereyim? Yoksa dinine ve dünyana yarayacak beş şey mi öğreteyim?” buyurdu. “Yâ Resûlallah! Her ne kadar beş bin koyun büyük bir servetse de, bana o beş cümleyi öğret” dedim. Resûlullah efendimiz; “Allahım, günahlarımı bağışla. Ahlakımı güzelleştir. Kazancımı helalinden ve hayırlısından ver. Verdiğin rızıklara karşı beni kanaatkâr kıl ve beni dalalete düşürme” buyurdu.
Abdullah ibn-i Abbâs (radıyallahü anh) rivayet etti: Resûlullah efendimiz bir defasında; “Allahım, halifelerime merhamet et!” buyurunca biz; “Yâ Resûlallah! Senin halifelerin kimlerdir?” diye sorduk. Resûlullah Efendimiz; “Benden sonra gelecek, hadislerimi rivayet edip, insanlara öğretecek olanlardır” buyurdu.
Ebû Hüreyre’nin (radıyallahü anh) rivayet ettiği bir hadîs-i şerifte, Resûlullah Efendimiz; “Bir kimse bildiği ilmi gizlerse, kıyamet gününde ateşten bir gemle gemlenir” buyurdu.