Muhammed bin Yûsuf Firyâbî hazretleri hadis hâfızıdır. 120 (m. 738)’de Belh yakınındaki Fâryâb’da doğdu. İlim tahsili Kûfe’ye gitti ve Süfyân-ı Sevrî hazretlerinin talebesi oldu. Daha sonra Filistin’de Kaysâriye’ye yerleşti. Kendisinden Ahmed bin Hanbel, Dârimî, Buhârî gibi âlimler hadis öğrendiler. 212’de (m. 827) Filistin’de vefat etti.
Hulefa-i râşidînin üstünlüğünü bildiren şu hadis-i şerifleri nakletti:
Âişe (radıyallahü anha) şöyle rivâyet ediyor: “Resûlullah efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) rahatsız iken bana, (Ebû Bekr’e gidiniz! Namazı o kıldırsın!) buyurunca, (Yâ Resûlallah! Ebû Bekr, [insanlara İmâm olmak için] sizin yerinize geçince çok ağlar. Ağlamasından dolayı insanlar onun kırâatini anlayamaz. Ömer çağırılsın, o insanlara namaz kıldırsın) dedim. (Ebû Bekr’e gidiniz! Namazı o kıldırsın) buyurdu.”
Abdullah ibn-i Ömer’in (radıyallahü anhüma) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Her peygamberin iki emîn veziri vardır. Benim semâ ehlinden iki vezirim Cebrâil ile Mikâil aleyhisselâm ve yerdeki iki emînim ve vezirim ise, Ebû Bekr ile Ömer’dir.”
Resûlullah efendimizin yanına Hazreti Osman gelince, Resûl aleyhisselâm, etekleri ile mübârek ayaklarını örttü. Hazreti Âişe bunun sebebini sorduğunda; “Ondan melekler hayâ ediyor. Ben haya etmez miyim?” buyurdu.
Abdullah İbn-i Abbâs hazretlerinin bildirdiği bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Ben ilmin şehriyim, Ali onun kapısıdır.”
Abdullah İbni Ömer (radıyallahü anhüma) şöyle anlatıyor: Resûlullah efendimiz Hazreti Ali’ye (radıyallahü anh) buyurdu ki: “Ey Ali! Sen Cennettesin. Ey Ali! Sen Cennettesin. Ey Ali! Sen Cennettesin.”
Hazreti Huzeyfe’nin (radıyallahü anh) rivâyet ettiği bir hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Allahü teâlâ, İbrâhim aleyhisselâmı dost edindiği gibi, beni de dost edindi. Cennette benim köşküm ile İbrâhim aleyhisselâmın köşkü karşı karşıyadır, ikisinin arasında Ali bin Ebî Tâlib’in köşkü vardır.”
Abdullah ibn-i Ömer’in (radıyallahü anhümâ) bildirdiği hadîs-i şerîfte buyuruldu ki: “Bütün insanlar, âhirette kurtuluşu umarlar. Lâkin, Eshâbıma dil uzatanlar müstesna. Âhırette ehl-i mevkîf (mahşer yerinde toplananlar) onlara lanet eder.”