Hadis ve Fıkıh Âlimi Saîd bin Fîrûz Tâî

Saîd bin Fîrûz Tâî hazretleri Tabiîn’in hadis ve fıkıh âlimlerindendir. Kûfe’de doğdu. İbn-i Abbas, İbn-i Ömer ve Ebû Saîd el-Hudrî (radıyallahü anhüm) gibi sahâbîlerden hadis rivayet etti.

Kendi­sinden de Amr bin Mürre ve Atâ bin Sâib gi­bi tabiînin hadis alimleri rivayette bulundular. Haccâc’a karşı yapılan Deyrülcemâcim Savaşında 82 (m. 701)’de şehid oldu.

Naklettiği hadis-i şeriflerden bazıları:

Peygamber efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) buyurdular ki:
“Üç şey insanı helak eder. Son derece cimrilik, tamamen arzularına uymak ve kişinin kendini beğenmesi.” “Sararmış dişlerle huzûruma gelmeyiniz. Misvak kullanınız.” “Kırk sene beklemek, namaz kılanın önünden geçmekten hayırlıdır.” “Helâlden kazandığı malını infâk edene (Allah yolunda harcayana) müjdeler olsun.” “Din kardeşinin arzu ettiği yemeği kendisine yediren kimsenin günahları bağışlanır. Din kardeşini sevindiren Allahü teâlâyı sevindirmiş olur.” “İki Müslüman karşılaştıklarında, birbirlerine selâm verip müsâfeha ederlerse, aralarına yüz rahmet iner. Bunlardan, doksanı, önce selâm verip müsâfeha edene, kalanı da diğer şahsadır.” “Üç türlü komşuluk vardır. Birinin bir hakkı, ikincisinin iki hakkı ve üçüncüsünün üç hakkı vardır. Üç hakkı olan komşu, Müslüman olan ve akraba olan komşudur. Bunun komşuluk, İslâmiyet ve akrabalık olmak üzere üç hakkı vardır. Akraba olmayan Müslüman komşunun, İslâmiyet ve komşuluk hakkı olmak üzere iki hakkı vardır.” “Allah için tevâzu edeni Allahü teâlâ yükseltir.” “Siz, insanlara, mallarınızla yardımı yetiştiremezsiniz. Yardıma mallarınız yetmez. Hiç olmazsa, onları güler yüz ve güzel huy ile hoşnut etmeye gayret ediniz.” “Müslümanın Müslümanı, korkutması helâl değildi.” “Bir kimse kızarsa, kendini Cehenneme doğru sürüklemiş olur.” “Üç şey insanı korur. Birincisi, gizli ve açıkta Allahü teâlâdan korkmak, ikincisi, varlıkta ve darlıkta iktisada riâyet. Üçüncüsü, hiddetli ve hiddetsiz zamanlarda da adâlettir.”

Bir gün Peygamber efendimiz, mübârek ellerine üç tane odun aldılar. Birini önlerine, birini yan taraflarına, diğerini de uzaklara attılar. Sonra da buyurdular ki: “Bu odunlardan biri insan, diğeri ecelidir. Uzakta bulunan odun ise, bu insanın emelleridir. O, emellerinin peşinde koşar, fakat eceli onu yakalar emeline kavuşamaz.”

Comments are closed.