Hamîdî Çelebi rahmetullahi aleyh, Onikinci Osmanlı Şeyhülislâmı olup Ispartalıdır. Bursa’da ve İstanbul’da müderrislik yaptı. 1542’de Kanuni Sultan Süleyman tarafından Şeyhülislâmlığa tayin edildi. Üç ay kadar bu görevde kaldıktan sonra hastalığı sebebiyle ayrılmak zorunda kaldı. Bundan sonraki hayatını Bursa’da geçiren Hamîdî Çelebi, 1548’de orada vefat etti. Bir dersinde, “Ehl-i Beytin üstünlüğü” hakkında buyurdu ki:
Şüphesiz ki, hazret-i Fâtıma’nın “radıyallahü anhâ” evlatları, kendilerinden sonra gelenlerden daha fazîletlidirler, üstündürler. Çünkü onlar, Allahü teâlânın kendilerinden ricsi giderdiği temiz bir nesil, sülâle-i tâhiredirler. Allahü teâlâ onları tertemiz kılmıştır. Onlar Ehl-i beyt-i Resûldürler. Resûlullah “sallallahü aleyhi ve sellem” Efendimiz buyurdu ki: “Ehl-i beytim Nûh aleyhisselâmın gemisi gibidir. Ona binen kurtulur.” Yine buyurdu ki: “Ey insanlar! Size iki şey bırakıyorum. Allahü teâlânın kitâbını ve Ehl-i beytimi. Onlara yapışırsanız dalâlete düşmezsiniz.” Yine buyurdu ki: “Âl-i Muhammedi sevmek sırattan geçmeye vesiledir.” Çünkü Resûlullah Efendimiz sırat üzerinde bulunacaktır. İbn-i Mâlik hazret-i Ali’den “radıyallahü teâlâ anh” şöyle bildirmekdedir:
Resûlullah Efendimiz gökten inen rahmete (yağmura) bakarak; “Kim bana dua eder” buyurdu ve iki kerre tekrar etti. Hazret-i Zeyneb “radıyallahü anhâ” “Ben dua ederim yâ Resûlallah” dedi. Bunun üzerine; “Öyleyse Ali’ye, Fâtıma’ya, Hasan’a ve Hüseyin’e dua et” buyurdu. Sonra hazret-i Hasan’ı sağ tarafına, hazret-i Hüseyin’i sol tarafına, hazret-i Ali’yi ve hazret-i Fâtıma’yı karşısına aldı. Onların üzerini bir aba ile örttü ve şöyle buyurdu: “Her peygamberin Ehl-i beyti vardır. Bunlar da benim Ehl-i beytimdir” buyurdu. Zeynep “radıyallahü anhâ”; “Yâ Resûlallah, ben de sizin aranıza gireyim” dedi. Resûlullah Efendimiz “Sen yerinde dur. Sen inşâallah hayra kavuşacaksın” buyurdu. Sonra Resûlullah Efendimiz de o abanın altına girdi. Bu sırada Cebrâîl aleyhisselâm gelip, onlarla teberrük için, o da abanın altına girdi. Allahü teâlâ Ahzâb sûresi 33’üncü âyetinde meâlen (… Ey Ehl-i Beyt! Şübhesiz Allah, sizin ricisden (günahtan) uzak olmanızı istiyor) buyurdu.