Hasetçi her halükârda zararda

Muhammed Hadimi hazretleri buyuruyor ki: “Hasetçi, boşuna yorulmuş, üzülmüş olur. Üstelik büyük günaha girmiş olur. Çünkü haset etmek, Allahü teâlânın takdirini değiştirmez. Haset, sinirleri bozar, ömrün azalmasına sebep olur. Hasedin, haset edilene dünyada ve ahirette hiç zararı olmaz. Üstelik faydası olur. Haset ettiği kimsede nimetlerin azalmadığını, arttığını görerek sinir krizleri geçirir. Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki: “Mümin imrenir, münafık haset eder.”, “Müslüman hayırlı olur. Haset edince hayır kalmaz.”
Hased; kıskanmak, çekememek, Allahü teâlânın ihsân ettiği ni’metin ondan ayrılmasını istemektir. Hased, kötü huylardan, kalb hastalıklarındandır. İnsanda, kötülenmiş olan bazı hâllerin ortaya çıkmasına sebep olur ki, bazıları şöyledir: Hased eden kimse, sebepsiz yere hased ettiği kimseye kızar. Kabahati olmadığı hâlde ona kin besler. Doğru olan ortada ve apaçık bir şekilde bulunsa bile, onu inkâr eder. Nasihatten kaçar. Her türlü çirkin yola başvurur. Kendisi muhtaç olsa bile, hased ettiği kimsenin yanındaki şeylerden faydalanmaktan uzak kalır. Hasedinden dolayı, hased ettiği kimsenin ilminden ve faziletlerinden istifâde edemez. Hased ettiği kimse, kendisinden; mal, mülk, makam, ilim vs. bakımlardan üstün bile olsa, ona tevâzu göstermez. Ona karşı dâima kibirlilik gösterir. Ona kötülükle muâmele eder. Ancak o ni’metin, hased ettiği kimseden gitmesi ile râzı ve rahat olur. Bundan zevk alır. Ne kadar şaşılır ki, başkasında bulunan ni’metin ondan gitmesini ni’met bilmektedir. Hasedci kimse, dâima gamlı ve kederlidir. Kimse tarafından sevilmez.
Fazilet sahipleri hiç kimseyi hased etmezler. Sâdece başkalarında bulunan ilim, edeb, hayır ve tâatlar husûsunda gıbta ederler. Yâ’nî o ni’metin bulunduğu kimseden gitmesini istemezler. Bununla beraber, o ni’metin, kendisinde de bulunmasını arzu eder, isterler. Gıbta, hased değildir. Gıbta eden kimse, hased gözüyle bakmaz. Kendisi için istediğini, diğer mü’min kardeşi için de ister…

Comments are closed.