Yedi yaşından beri İstanbul’da ikamet ettim. Biz 6 kardeşiz. Babam bize doğru dürüst bakmazdı. Hep sıkıntı içinde büyüdük. Her gece geç saatlerde ve çoğu kez sarhoş gelirdi. Anneciğim ise saf temiz beş vakit namazını kılan bir ev hanımıydı.
Yani zor şartlarda yetiştik. Ortaokulu bitirdim ama maddiyatsızlıktan liseye gidemedim. 16 yaşında çalışmaya başladım. İstanbul’da çeşitli yerlerde çalıştım.
Askere gittiğimde babamdan 5 kuruş para gelmedi… Askerlere verilen harcırah birkaç günlük çay parasıydı. Askerliği beş parasız bitirdim.
Bu sürede evimiz dağılmıştı. Babam annemi köye yollamış. Eşyaları da İstanbul’da bir yere emanet bırakmış. Kendisi de otel köşelerinde yatıp kalkıyormuş. Manzara bu şekildeydi. “Ben şimdi ne yapacağım?” diye kara kara düşünmeye başladım.
İstanbul’a geldim. Babamı buldum. Bir gazete alıp ilanlara baktım. Amacım yatılı bir iş bulmaktı. Beylikdüzü’nde bir lastik fabrikasında iş buldum. Yatılı idi. O gün otelde kaldım. Ertesi gün orada işe başladım.
Gayem çalışıp ev tutmak ve annemle babamı yeniden bir araya getirmekti. Bir iki ay içinde bir ev tuttum. Annemi getirdim. Babam da geldi. Babam belki düzelir diye umut ettim hep. Ama yine aynı şekilde devam ediyordu.
Eve ben bakıyordum. Tabii bu böyle gidemezdi. Çünkü az bir ücretle çalışıyordum. SSK’mı bile yapmamışlardı. Bir iki sene o fabrikada çalıştım. Ama iyice bunalmıştım. Çok zor şartlarda çok az bir ücretle çalışıyordum. Bir yandan babama da içerliyordum. Artık dayanacak gücüm kalmadı ve işten çıktım. Doğru eve geldim.
Ben hayatımda hiç böyle ağlamamıştım. Hıçkıra hıçkıra ağlıyordum. Babama da sitem ediyordum. Annem de üzülüp duruyordu. Neyse aynı günün akşamı babam eve geldi. Benim işten çıktığımdan haberi yoktu. Enteresandır bana dedi ki:
“Sana Türkiye Gazetesi’nde iş buldum.”
Ben babama kalben sitem etmeye devam ediyordum. Türkiye’yi hiç duymamıştım. Sene 1989. Çaresizdim. “Gitsem mi gitmesem mi?” diye düşünmeye başladım. Yapacak bir şey de yoktu. Esenler’de babamın bir tanıdığı varmış.
“Git onu bul” dedi. Ertesi gün gittim. O kimse de beni Bayrampaşa’ya yolladı. Bölge temsilciliğine giderken “gazete” denildiği için muhabir filan olacağımı zannediyordum. Bana gazete dağıtımı ve aktif pazarlamayı anlattılar.
Ertesi gün işe başladım. Geliş o geliş… Allah razı olsun büro amirlerimden vesile olanlardan, hepsi bana sahip çıktılar. Bu müessesede işe başladıktan sonra hem maddi hem manevi çok faydasını gördük. Şimdi yaşım 47. Yozgat’ta görevime devam ediyorum.
Abdülkadir Ateş-Yozgat