Hayırdır ey halife-i Resûlillah!

Enes bin Malik (radıyallahü anh) anlatır: Resulullah Efendimiz bir vakit hastalandı. Hastalığı uzadı. Bir sabah Hazret-i Ebu Bekir, Resulullah’ın hastalığını duydu.

Ziyaretine gitti.
Onu yatıyor gördü.
Mübarek başını Dıhye-i Kelbi’nin (radıyallahü anh) dizine koymuştu.
***
Dıhye-i Kelbi’ye selam verip “Resûl-i Ekrem’in hâli nasıldır?” dedi.
Hazret-i Dıhye:
“İyidir ey halife-i Resûlillah!” dedi.
Ebu Bekr-i Sıddık:
“Ey Dıhye! Allahü teâlâ sana iyi karşılıklar versin. Bu müjdeyi bana verdin” dedi.
***
Hazret-i Dıhye “Yâ Eba Bekir! Ben seni, herkesin sevdiğinden çok severim. Sen Allahü teâlânın Resulünün halifesisin. Peygamberlerden sonra bütün insanların seyyidisin/büyüğüsün.
Seni seven felahe erer.
Sevmeyen ziyan eder.
Senin dostun, Allahü teâlânın ve Resulünün dostudur. Senin düşmanın, Allahü teâlâ ve Resulünün düşmanıdır.
Yâ Eba Bekir! Sen bunun için kıymetli ve azizsin/sevgilisin, yakın gel” dedi.
Yakınına gitti.
Dıhye kayboldu.
Efendimiz uyanıp “Yâ Eba Bekir! Bu sual-cevap şeklindeki konuşma nedir?” diye sordu.
***
Hazret-i Ebu Bekir “Dıhye ile konuşuyorduk” dedi. Efendimiz:
“O Dıhye değildi. Cebrail-i emin’di” buyurdu. (“Menâkıb-ı çihâr yâr-i güzîn” kitabından alınmıştır.)

Comments are closed.