Hemen hazırlanın, vaktimiz yok!

Şems-i Tebrizi hazretleri Konya’ya gelince Hazret-i Mevlâna onu görüp âşık oldu.
İkisi “bir odaya” kapandılar.
Gece gündüz sohbet ediyorlardı.
Fakat Mevlâna hazretlerinin talebeleri, sevenleri ve şehrin ileri gelen âlimleri bu hâli beğenmediler.
Bir cuma gecesiydi…
Bütün âlimler anlaşarak “Mevlâna bizi bıraktı” diye Konya’yı terk edip Denizli’ye gittiler. Sultan Alaaddin buna çok üzüldü!
Bir hayli içerledi.
Ve ertesi gün oldu…
Sultan, Sadreddin-i Konevi’ye “Efendi hazretleri! Âlimler Konya’yı terk edip Denizli’ye gitmişler. Diyorum ki Denizli’ye gidesin ve onları alıp geri getiresin” dedi.
“Hemen mi sultanım?”
“Evet, cuma namazına burada olsunlar.”
“Başüstüne” dedi ve Allah’ın izniyle “bir anda” vardı Denizli’ye.
O âlimleri buldu ve;
“Sultanımız sizi bugün cuma namazına bekliyor” dedi.
Âlimler şaşırdılar!
“Bu imkânsız. Konya üç günlük yol. Cuma namazına iki saat var” dediler.
Cevaben;
“Siz ‘peki’ deyin. Hak teâlâ her şeye kâdirdir” buyurdu.
“Pekâlâ” dediler.
Ve bindiler hayvanlarına. Bir iki konak gitmişlerdi ki Konya göründü karşıdan.
Padişah çok sevindi…
Teşekkür etti Sadreddin Konevi’ye. Âlimler bu “kerameti” gördüler. Sadreddin Konevi hazretlerini daha çok sevdiler…

Comments are closed.