Her koyun kendi bacağından…

Behlül Dânâ hazretleri, kimin bir yanlışını görse îkâz ederdi. Bâzıları bundan rahatsız olup, koştular Hârun Reşîd’e:
“Ey halîfe, Behlül’den şikâyetçiyiz.”
“Neden?”
“İşimize karışıyor. Lütfen ona söyleyin de, karışmasın bize.”
Hârun Reşîd, Onu çağırıp;
“Ey Behlül, halk senden şikâyetçi” dedi. 
“Neden şikâyetçilermiş?”
“İşlerine karışıyormuşsun. Bırak, karışma onlara, ne yaparlarsa yapsınlar. Bilirsin, her koyun, kendi bacağından asılır.”
Behlül Dânâ, hiç cevap vermedi. 
Gidip birkaç koyun alıp onları kesti ve her birini bir sokağın başına astı. 
İnsanlar onu görüp;
“Ne olacak deli işte!” dediler.
Lâkin birkaç gün sonra, etler kokmaya başlayınca, yine Halîfeye koşup;
“Behlül’e bir şey söyle” dediler.
“Yine ne var?”
“Pis kokudan bîzar olduk.”
Hârun Reşîd Onu çağırıp;
“Ey Behlül, mahalleli senden yine şikâyetçi” dedi.
“Neymiş şikâyetleri?”
“Astığın koyunlar çok fenâ kokuyormuş, rahatsız olmuşlar.” 
“Ama ben, senin dediğini yaptım.”
“Ne yaptın?”
“Her koyunu, kendi bacağından astım.”

TAŞ ATTILAR
Behlül Dânâ hâl ehli bir velî idi.
Çocuklar, taş attılar bir gün kendisine.
Bir taş vücûduna isâbet edip kanattı.
Buna rağmen kızmayıp;
“Ey çocuklar! Attığınız taşlar vücûdumu kanattı. Ama bu da Allah’tandır. Mutlaka bir günah işlemişim ki bu iş geldi başıma“ dedi.
Çocuklar mahcup olup özür dilediler.

Comments are closed.