Ebû Mansûr Ezherî hazretleri nahiv ve fakih âlimidir. 282’de (m. 895) Afganistan’daki Herat’ta doğdu. Tahsilini Herat ve Bağdat’ta yaptı. Şafiî fıkhının usûl ve fürûunu inceleyerek bir kitap hâline getirdi. 370 (m. 980)’da Herat’ta vefat etti.
Kitabında şöyle nakleder:
Resûlullah efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) kabr-i şerîfini ziyâret: İbn-i Ömer’den (radıyallahü anh) şöyle rivâyet edilir; “Resûlullah efendimizin kabr-i saadetini ziyâret eden, kıble tarafından yaklaşır. Ziyâret sırasında kabr-i şerîfe dört zirâ (iki metre kadar) yaklaşılır. Müstehâb olan bu şekilde olmasıdır. Daha fazla yaklaşmak büyüklerin, sâlih kimselerin âdetlerinden değildir. Âlimlerimiz böyle bildirmişlerdir. Sırtını kıbleye verip, yüzünü kabr-i şerîfe döner. Sonra; ‘Esselâmü aleyke eyyühen-Nebiyyü ve rahmetullahi ve berekâtühü’ der.
Ayakta ziyâret etmek, oturarak ziyâretten efdaldir. Ziyâret ederken, namazda olduğu gibi sağ el sol elin üstüne konur. Resûlullah efedimizin mübârek yüzüne karşı, edeble durup, O’nun kendisini gördüğünü, selâmını ve duâlarını işittiğini, cevap verdiğini ve âmîn dediğini düşünerek ziyâretini yapan kimse, üzerinde emânet selâmlar varsa onları da söyler. Bundan sonra, Allahü teâlânın, kendisini, dünya hususunda, ibâdet ve tâata muvaffak kılması, âhıret hususunda da günahlarını af ve mağfiret etmesi için Resûlullah efendimizden şefaat ister. Yani bunların nasîb olması için, O’nu vesile eder. Yaptığı duâların, O’nun hatırı ve hürmeti için kabul olunmasını Allahü teâlâdan diler. ‘Yâ Resûlallah! Senden şefaat istiyorum’ der. Bunu üç defa söyler.
Bundan sonra bir zirâ (yarım metre) sağa gelip; ‘Esselâmü aleyküm yâ halîfete Resûlullah (Ey resûlullahın halîfesi)’ diyerek Hazret-i Ebû Bekr’e (radıyallahü anh) selâm verir. Bir zirâ daha sağa gelerek Hazret-i Ömer’e de (radıyallahü anh) selâm verip, ziyâret eder. Bildirilen duâları okur. Sonra Hazreti Ebû Bekr ve Hazreti Ömer’e hitâb edip; ‘Allahü teâlânın, işlerimizi (amellerimizi) kabul etmesi, bizi Müslüman olarak öldürüp, Müslüman olarak diriltmesi, bizleri rahmeti ile kendi zümresi (olan sâlihler zümresi) içinde haşretmesi hususlarında, Resûlullah efendimizin Allahü teâlânın katında bize şefaatçi olması için, Resûlullah efendimizin katında sizi vesile ediyoruz’ der.”