Hîle yapmak, bereketi giderir

Hîle; sahtekârlık, aldatmak, yanıltmak anlamındadır. Bir şeyi olduğundan farklı göstererek, insanları kandırmak demektir ki, kötü bir huydur, harâmdır. Resûlullah efendimiz, buğday satan birisinin buğdayına mübârek parmaklarını sokup içinin yaş olduğunu görünce; 
(Bu nedir?) buyurdu. Buğday satan kimse; 
“Yağmur ıslatmıştır” deyince; 
(Niçin saklayıp göstermiyorsun? Hîle eden bizden değildir) buyurdular.

HÎLE İLE RIZIK ARTMAZ!
İmâm-ı Gazâlî hazretleri, Kimyâ-i se’âdet kitabında buyuruyor ki:
“Şunu iyi bilmelidir ki, hîle ile rızık artmaz. Belki, malın bereketi gider. Hîle ile azar azar biriktirilen şeyler, ânsızın gelen bir felâketle, birdenbire giderek geride yalnız günâhları kalır. Nitekim bir sütçü, süte su katardı. Bir gün, ânsızın sel gelip, ineği boğdu. Adam şaşkın bir hâlde düşünürken, çocuğu;
-Babacığım, süte kattığımız sular, birikerek, sel olup gelip ineği götürdü der. Resûlullah efendimiz;
(Ticârete hıyânet karışınca, bereket gider) buyurmuştur. 
Bereket; az malın çok faydası olmak, çok işe yaramak demektir. Az bir mal, bereketli olunca, çok kimsenin râhat etmesine, çok iyi işlerin yapılmasına yarar. Bereketli olmayan, çok mal vardır ki, sâhibinin dünyâda ve âhirette felâketine sebep olur. O hâlde, malın çok olmasını değil, bereketli olmasını istemelidir. 
Bereket, emîn olanlarda bulunur. Hattâ çokluk dahî emîn tüccârlarda bulunur. Çünkü her müşterî, emîn tüccâra gider. Hıyânet edenlere kimse gitmez. Bir tüccâr düşünmeli ki, ömrü yüz seneden çok değildir. Âhiretin ise, sonu yoktur. Birkaç günlük ömrünün altın ve gümüşünü arttırmak için, ebedî ömrünü ziyâna sokmayı kim ister? Böyle düşünen bir satıcı hıyânet yapamaz. Resûlullah efendimiz buyurdu ki:
(Lâ ilâhe illallah diyenler, dünyâyı dinden üstün tutmadıkça, Allahü teâlânın gadabından, azâbından kurtulurlar. Dîni bırakıp, dünyâya sarılırlarsa, bu kelime-i tevhîdi söyleyince, Allahü teâlâ, onlara, yalan söylüyorsun! Buyurur.)
Hîle yapmamak farzdır. Çürük iş yapmak ve gizlemek harâmdır. İmâm-ı Ahmed ibni Hanbel hazretlerinden, gizli yama yapmayı sorduklarında;
“Kendi giymesi ve müşterînin giymek istemesi ile câiz olup, hîle olarak yapmak, yani gizli yamayı, yeni diye satmak günâhtır. Aldığı para harâmdır” cevabını vermiştir.
Ölçüde hîle etmemeli, doğru tartmalıdır. Mutaffifîn sûresinin 1. âyetinde meâlen;
(Verirken noksân, alırken fazla ölçenlere acı azâblar yapacağım) buyuruldu.

CEHENNEME PERDE!..
Din büyükleri, her aldıklarını biraz noksân, verdiklerini de, biraz fazla ölçerdi. “Bu az fark, Cehennem ile aramızda perdedir” derlerdi. Bunu tam doğru ölçememek korkusundan yaparlardı. “Yedi kat yer ve yedi kat gökler genişliğinde olan Cenneti, birkaç kuruşa satanlar ne kadar ahmaktır ve birkaç arpa tânesi için, Cehennem azâbı ile müjdelenenler ne kadar ahmaktır” buyururlardı. Resûlullah efendimiz her ne satın alsaydı, parasını biraz fazla verirdi. Fudayl bin İyâd hazretleri, oğlunu, bir şey satın alıp, vereceği altının kirlerini temizlerken görünce;
“Ey oğlum! Bu yaptığın iş, sana iki nâfile hacdan ve iki umreden dahâ faydalıdır” buyurdu. Din büyükleri buyuruyor ki:
“Fâsıkların en kötüsü, alırken çok, satarken az ölçenlerdir. Manifaturacılardan, kumaşı alırken gevşek, satarken gergin tutup ölçenler de böyledir. Kemiğini, âdetten fazla koyan kasaplar da böyledir. Hubûbât içine toz toprak karıştırıp satan köylüler de böyledir. Malın iyisi ile kötüsünü karıştırıp, hepsini iyi diye satan pazarcılar da böyledir. Bunların hepsini yapmak harâmdır. Alışverişte herkese karşı doğru hareket etmek vâcibtir. Hattâ, kendine söylenmesini istemediği sözü başkalarına söylememelidir. Böyle harâmlardan kurtulmak için de, kendini, din kardeşinden üstün görmemek lâzımdır.” 
Netice olarak, kimseye yalan söylememeli, hîle yapmamalı, ölçü âletlerini doğru kullanmalı, işçinin ücretini, alın teri kurumadan ödemelidir. Yalan söylemekle, hîle yapmakla mal artmaz fakat bereketi gider.

 

Comments are closed.