Hile yaptı, ama!..

Zamânın hükümdarı Adûdüddevle, Bâkıllânî hazretlerini Bizans’a elçi olarak gönderdi. Bizans hükümdârı, meşhûr bir âlimin geldiğini duydu.
Makâmına çağırdı.
Adam kâfir ya.
Hîle düşündü.
Aklı sıra elçinin, huzûruna girerken, teb’asının yaptığı gibi yerlere kadar eğilerek girmesini temin için, ancak eğilerek geçilebilecek üstü kapalı bir yer yaptırıp, Bâkıllânî hazretlerini çağırdı.
Velî zât geldi.
Dehlizi gördü.
Hileyi sezdi.
Ve arkasını dönüp ters olarak, hükümdârın odasına arka arka girdi. Bu hareketi gören Bizans hükümdârı şaşırdı.
Şaşkına döndü.
Onun o heybeti,
Onun o azameti,
Ve saygı uyandıran vakarı karşısında korkuya kapıldı. Âdeta ezildi, büzüldü ve mecbûren hürmet ve saygıyla karşılayıp çok iltifatlarda bulundu.

PAPAZLARI SUSTURDU
Bâkıllânî hazretleri bir gün, Bizans hükümdârının sarayında, imparatorun meclisinde papazlarla münâzaraya oturmuştu.
Papazlar geldiler.
Yan yana oturdular.
Birbirleriyle fısıldaştıktan sonra hazret-i Âişe “radıyallahü anhâ ile ilgili olan iftirâ hâdisesini konuşmaya başladılar.
Bâkıllânî hazretleri o papazlara sertçe bir baktı.
Hazret-i Meryem‘i
Ve Hazret-i Âişe‘yi
radıyallahü anhümâ
kasdederek; “Biri kocasız çocuklu, diğeri kocalı çocuksuz olan bu iki mübârek kadının temiz oldukları vahiy ile bildirilmiştir” buyurunca, papazlar sustu, cevap veremediler.

Comments are closed.