Horasanlı velî Ebû Ali Cüzcânî

İbadet, iyilik yapanların, kendilerini, günah işleyenlerden üstün görmeleri, onların günahlarından daha fenadır!..
Ebû Ali Cüzcânî hazretleri Horasan’da yaşamış olan evliyadandır. Hayatı hakkında fazla bilgi yoktur. Hakîm Tirmizî hazretlerine talebe oldu ve ondan icazet aldı. Evliyanın büyüklerinden Ebû Bekr Verrâk’ın şeyhidir. Bir sohbetinde şunları anlattı:
“Bütün ibadetlerini, iyiliklerini kusurlu bilmelidir. Allahü teâlânın emirlerini tam yapamadığını düşünmelidir. Ebû Muhammed Abdüllah bin Menâzil buyurdu ki: (Allahü teâlâ çeşitli ibadetleri bildirdi. Sabrı, sıdkı, namazı, orucu ve seher vakitleri istiğfar etmeyi buyurdu. İstiğfarı en sonra söyledi. Böylece kula, bütün ibadetlerini, iyiliklerini kusurlu görüp, hepsine af ve mağfiret dilemesi lazım oldu.)
Cafer bin Sinan buyurdu ki: (İbadet, iyilik yapanların, kendilerini, günah işleyenlerden üstün görmeleri, onların günahlarından daha fenadır.)
Ali Mürte’iş hazretleri, Ramazan-ı şerifin yirmisinden sonra itikafı bırakıp camiden dışarı çıktı. Niçin çıktın, dediklerinde, hafızların teganni ile okuduklarını ve bununla öğündüklerini görünce, içeride duramadım, buyurdu. İslamiyete uymayanlardan, bid’at ve günah işleyenlerden uzlet etmeli, yani bunlarla görüşmemelidir. Hadis-i şerifte buyruldu ki:
(Hikmet, on kısımdır. Dokuzu uzlettedir. Biri de az konuşmaktadır.) Böyle insanlarla zaruret kadar görüşmelidir. Vakitleri, çalışmakla, zikir, fikir ve ibadetle geçirmelidir. Eğlenecek zaman, öldükten sonradır. Salih, temiz Müslümanlarla görüşmeli, onlara faydalı olmalı ve onlardan faydalanmalıdır. Lüzumsuz, faydasız sözlerle, zamanları zayi etmemelidir. İyi, kötü, herkese, güler yüz göstermeli. Fitne çıkarmamalı. Düşman kazanmamalıdır. Hâfız-ı Şîrâzînin, ‘dostlara doğru söylemeli, düşmanları güler yüzle ve tatlı dil ile idare etmelidir’ sözüne uymalıdır. Af dileyenleri affetmelidir. Herkese karşı iyi huylu olmalıdır. Kimsenin sözüne karşı gelmemeli, münakaşa etmemelidir. Herkese yumuşak söylemeli, sert söylememelidir. Şeyh Abdullah Bayal buyurdu ki: (Tasavvuf namaz, oruç ve geceleri ibadet etmek demek değildir. Bunları yapmak her insanın kulluk vazifesidir. Tasavvuf, insanları incitmemektir. Bunu hâsıl eden, vasıl olmuştur.)”

Comments are closed.