Hüseyin Cürcânî hazretleri, Şâfi’î fıkıh ve hadîs âlimidir. 338’de tevellüd ve 403 [m. 1012] senesinde vefât etti. (Minhâc-üd-dîn) kitâbı meşhûrdur. Bu kitabında buyuruyor ki:
Hadîs-i şerîfte, (Ümmetimin yaptığı ibâdetlerin en kıymetlisi, Kur’ân-ı kerîmi, Mushafa bakarak okumaktır) buyuruldu. Yine bir hadîs-i şerîfte, (Namâzda okunan Kur’ân, namâz dışında okunan Kur’ândan dahâ hayırlıdır) buyuruldu. Hazret-i Alî “radıyallahü anh” buyurdu ki: (Namâzda ayakta iken okunan Kur’ânın her harfi için yüz sevâp verilir. Namâz dışında abdestli okuyunca, her harfi için yirmibeş sevâp verilir. Abdestsiz okuyunca, on sevâp verilir. Yürürken ve iş yaparken okuyunca, dahâ az sevâp verilir. Manasını düşünerek bir âyet okumak, başka şey düşünerek, bütün Kur’ânı hatmetmekten dahâ çok sevaptır. Son zamanlarda, hâfızların, Kur’ân-ı kerîmi tegannî ederek mûsikî perdelerine uyarak okumaları, çok çirkin bid’attir. Çok günâhtır. Kur’ân-ı kerîmi, güzel ses ile, Allah’tan korkarak ve hüzün ile okumalıdır. Sûre veyâ âyet okumaya başlarken E’ûzü okumak vâciptir. Fâtiha okumaya başlarken Besmele okumak da vâciptir. Diğer sûrelere başlarken Besmele okumak sünnettir. Bir âyeti ezberledikten sonra unutmak, en büyük günâhlardandır. (Ebû Hüreyre “radıyallahü anh” buyurdu ki: (Kur’ân okunan eve, bereket, iyilik gelir. Melekler oraya toplanır. Şeytânlar oradan kaçar). Kur’ân-ı kerîmi dinlemek çok sevâptır. Hadîs-i şerîfte, (İnsanın dinlediği bir âyet, kıyâmette kendine nûr olur) buyuruldu…
Yırtık, eski olup kullanılamayan Mushaf temiz beze sarılıp toprağa gömülür. Yâhut toz gelmeyen temiz bir yere konur. Yakmak yasak değildir. Çünkü, hazret-i Osmân “radıyallahü anh”, mensûh âyetler bulunan Kur’ân-ı kerîmi yaktı. Yakmak, yıkayıp yazıları gidermekten dahâ iyi olur. Çünkü, yıkamakta kullanılan sular ayak altında kalır denildi…
HAKARETTEN KURTARMAK İÇİN
Bütün bunlardan anlaşılıyor ki, eskimiş, istifâde edilmez hâle gelmiş olan mushafları, ayak altında bırakmak, bir şey sarmak, kaplamak gibi kullanmak, hakâret etmek olur, harâm olur. Çürüyüp toprak oluncaya kadar açılmayacağı emîn olan yerdeki toprağa gömmek, bu yapılamazsa, yakıp külünü gömmek veyâ külünü denize, nehre koymak lâzımdır. Hakâretten kurtarmak için yakmak câiz, hattâ lâzım olur.
Hüseyin Cürcânî hazretleri, vefatından kısa bir zaman önce buyurdu ki:
Allahü tealâ Kur’ân-ı kerîmde, Bekara sûresi 153. ayetinde meâlen; “Şüphesiz ki, Allah sabredenlerle berâberdir” buyuruyor.