“Allahım, ben, idaren dışına çıkamayan bütün hayvanların şerrinden, senin kerim olan cemaline, hükmüne ve ilmine sığınırım…”
İbrahim
Anberî hazretleri meşhur hadis âlimlerindendir. İran’da Tûs şehrinde
doğdu. Ahmed bin Hanbel ve Ali bin Hucr gibi zatlardan hadis okudu. 285
(m. 898)’de Tus’da vefat etti. Şöyle nakleder:
Anberî hazretleri meşhur hadis âlimlerindendir. İran’da Tûs şehrinde
doğdu. Ahmed bin Hanbel ve Ali bin Hucr gibi zatlardan hadis okudu. 285
(m. 898)’de Tus’da vefat etti. Şöyle nakleder:
Hazreti Ali (radıyallahü teâlâ anh) anlatır:
Çok
hastaydım. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” efendimizin
huzuruna geldim. Beni kendi yerine oturttu. Dua ederek ayağa kalktı.
Elbisesinin bir tarafını üzerime attı. Sonra da, “Ey ibn-i Ebî Tâlib!
Bir şeyin yok, iyi oldun, kendim için istediğim her şeyi senin için de
istedim. Allah her istediğimi verdi. Ancak bana, senden sonra Peygamber
gelmeyecek dendi” buyurdu. Kalktığımda kendimi o kadar iyi hissettim ki,
sanki biraz önce hasta olan ben değildim…
hastaydım. Resûlullah “sallallahü teâlâ aleyhi ve sellem” efendimizin
huzuruna geldim. Beni kendi yerine oturttu. Dua ederek ayağa kalktı.
Elbisesinin bir tarafını üzerime attı. Sonra da, “Ey ibn-i Ebî Tâlib!
Bir şeyin yok, iyi oldun, kendim için istediğim her şeyi senin için de
istedim. Allah her istediğimi verdi. Ancak bana, senden sonra Peygamber
gelmeyecek dendi” buyurdu. Kalktığımda kendimi o kadar iyi hissettim ki,
sanki biraz önce hasta olan ben değildim…
Yine hazreti Ali rivayet etti:
Resûlullah efendimiz yatağında şöyle dua ederdi:
“Allahım,
ben, idaren dışına çıkamayan bütün hayvanların şerrinden, senin kerim
olan cemaline, hükmüne ve ilmine sığınırım. Allahım, günahkârı da,
borçluyu da sen meydana çıkarırsın. Allahım, sen ordunu hezimete
uğratmazsın. Vaadinden dönmezsin. Senin kuvvetinin yerini hiçbir kuvvet
tutamaz. Seni tesbih ederim. Allahım, sana hamdederim.”
ben, idaren dışına çıkamayan bütün hayvanların şerrinden, senin kerim
olan cemaline, hükmüne ve ilmine sığınırım. Allahım, günahkârı da,
borçluyu da sen meydana çıkarırsın. Allahım, sen ordunu hezimete
uğratmazsın. Vaadinden dönmezsin. Senin kuvvetinin yerini hiçbir kuvvet
tutamaz. Seni tesbih ederim. Allahım, sana hamdederim.”
Yine hazreti Ali rivâyet etti:
Bir gece Resûlullah efendimizin yanında kaldım. Namazı bitirip, yatağa girdiğinde şöyle dua ettiğini duydum:
“Allahım,
senin cezalarından senin affına sığınırım. Allahım, ne kadar uğraşsam
seni övmeye gücüm yetmez. Sen, kendini övdüğün gibisin.”
senin cezalarından senin affına sığınırım. Allahım, ne kadar uğraşsam
seni övmeye gücüm yetmez. Sen, kendini övdüğün gibisin.”
Ensârdan
Ebû Sa’îd (radıyallahü teâlâ anh) anlatır: Çoluk-çocuk açlıktan
muzdarip olduk. Ailemin de teşvikiyle Resûlullah efendimize gidip bir
şeyler istemeye karar verdim. Huzurlarına varınca ilk olarak şu mübarek
sözlerini duydum:
Ebû Sa’îd (radıyallahü teâlâ anh) anlatır: Çoluk-çocuk açlıktan
muzdarip olduk. Ailemin de teşvikiyle Resûlullah efendimize gidip bir
şeyler istemeye karar verdim. Huzurlarına varınca ilk olarak şu mübarek
sözlerini duydum:
“Kimin gözü tok olursa, Allah onu zengin
kılar. Kim iffetli olursa, Allahü teâlâ onun mükafatını verir. Kim de
bizden bir şey isterse, eğer bulabilirsek hiç esirgemeyiz.” Bu mübarek
sözlerini duyunca, hiçbir şey istemeden Resûlullah “sallallahü teâlâ
aleyhi ve sellem” efendimizin huzurundan ayrıldım. Çok geçmeden
durumumuz düzeldi öyle ki, Ensar arasında malı en çok olan biz olduk…
kılar. Kim iffetli olursa, Allahü teâlâ onun mükafatını verir. Kim de
bizden bir şey isterse, eğer bulabilirsek hiç esirgemeyiz.” Bu mübarek
sözlerini duyunca, hiçbir şey istemeden Resûlullah “sallallahü teâlâ
aleyhi ve sellem” efendimizin huzurundan ayrıldım. Çok geçmeden
durumumuz düzeldi öyle ki, Ensar arasında malı en çok olan biz olduk…