İhlâs azalınca

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:

Bu
dünya, âhiretin tarlasıdır. Kıyametteki pişmanlığın faydası yoktur.
Tevbe istiğfar etmeli. İnsan, kendinden iğrenmeli, din kardeşinin
ayaklarına toz olmalıdır. Bunun için nefsimizi kırmalıyız, acı da olsa
hak söze peki demeliyiz. Hastalık ne kadar dehşetliyse, verilecek ilaç
da o kadar şiddetli olur.
Mübarek bir zat, bir hastalığı için
ameliyat olduktan sonra, şiddetli bir sıtmaya yakalanır. Padişahın da
özel ilgisi ve emriyle hekimler seferber olur. Çok kuvvetli ilaçlar
verirler. Çünkü sıtma her tarafını sarmıştır ve çok acı çekmektedir.
Nihayet, çok sıkı bir takip ve tedavi sonucunda şifa bulur. Ancak
ameliyattan sonra ortaya çıkan sıtma, mübarek zatı meraklandırır ve
hekimlere, sıtmanın sebebini sorar. Onlar da şöyle derler:
(Ameliyat
için verilen çok ağır ilaçlar, vücudun savunma sistemini o kadar
zayıflatmış ki, yıllar önce vücudunuza giren bir sıtma mikrobu, savunma
sisteminin zayıflamasını fırsat bilip ortaya çıkarak bütün vücudu
sarmış. Yani sıtmaya yakalanmanız yeni olmamış, ama savunma sisteminiz
güçlü olduğu için şimdiye kadar size bir şey yapamamış.)
İnsanların
kalbinde de öyle habis mikroplar, öyle kötü huylar vardır ki, ihlâs
azaldığı zaman hemen ortaya çıkarlar. Bazı zaman, (Dün bu adam böyle
değildi, bugün niye böyle oldu?) diye hayret ettiğimiz kimseler olur.
İşte, vücudun savunma sistemi, alınan ağır ilaçlar sebebiyle zayıfladığı
gibi, insanın ihlâsı da günahlar, dünya sevgisi ve öfke gibi sebeplerle
azaldıkça azalır. En sonunda, kişinin içindeki bütün o habis mikroplar,
bünyesini sarar, ondan sonra zaten kurtulması ve düzelmesi çok zordur.
Onun için merhum hocamız, (Hastalıkta şifa vardır)
buyururdu. Çünkü hasta olan üzgün olur, kırgın olur, kendini ölüme yakın
hisseder. Bu ise kalbe şifadır. Çünkü rahat ve huzurda, insanın nefsi
azar. Kalb de nefse uyup azar, kararır ve hastalanır. Hastalık ise nefsi
kırar. Önemli olan, vücudun şifası değil, kalbin şifasıdır. (Her şeyin bir şifası vardır, kalbin şifası da Allahü teâlânın zikridir) hadis-i
şerifi gösteriyor ki, Cenab-ı Hakk’ı hatırlatan her şey, her yer, kalbe
şifadır. Cenab-ı Hakk’ın isminin bahsedilmediği yer ise, kalbe
zehirdir.

Comments are closed.