İhlâs varsa, fitne olmaz

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki: Dine hizmette başarılı olabilmek için, fitneden uzak durmak, birlik ve beraberlik içinde olmak şarttır. Her işi, her hizmeti ihlâsla, yani sırf Allah rızası için yapmalıdır. İhlâsla yapılan işlere fitne karışmaz. İhlâs, yüzünü, kalbini Allah’a dönmek demektir. Böyle ihlâsı olana herkes saygı duyar. Ama ihlâsı yoksa, daima bir yerlere çarpar veya birileri ona çarpar. Çünkü insanlar ya sınırlı bir daire içinde çarpışıp dururlar veya bu dairenin dışında, hedefe doğru giderler. İtişme kakışma, kavga gürültü, dairenin içinde olur, dışında olmaz. Çünkü dairenin dışında olanın bir yere çarpması mümkün değildir. Onun yönü, insanların birbirlerine çarptığı yer değildir. İhlâslı Müslüman’ın tek gayesi Allah rızası olduğu için, dünyanın neresinde olursa olsun rahat eder. Kimseye zarar vermez, kimseden de zarar görmez. Hep takdir görür.

Dine hizmet edilen yerde, bir kimsenin kalbindeki ihlâs azalırsa, o oranda sıkıntı başlar. Bazıları çok ihlâslıdır, elde olmadan çok sevilir. Nereye gitseler onlara kucak açılır. Bazıları ise ihlâsları noksan olduğu için çok itici olurlar, herkes onlardan uzak durmaya çalışır. Böyle ihlâsı noksan olanları çalıştırmak zordur. Hele ihlâsı tamamen biterse, çalıştığı yer kendisine dar gelir ve orayı kendisi terk etmek zorunda kalır. 
Bu hizmetler, bu bünye, ihlâslı olmayanları yavaş yavaş dairenin dışına iter ve en sonunda fırlatıp atar. Ama bir kişide az da olsa ihlâs varsa, hizmetlerin bünyesinde kalır. Çünkü bu hizmetler, bu büyükler, mıknatıs gibidir ve kimde cevher varsa onu çeker. Bu mıknatısın özelliği, itici olmak değil, çekici olmaktır. Yeter ki az da olsa, cevher olsun. Ancak cevher olma özelliğini kaybedip, saman çöpü veya moloz olursa, o zaman mıknatısa tutunamayıp düşer ve bunda mıknatısın suçu olmaz. Atalarımız, (Kör görmezse Güneş’in suçu ne?) sözünü boşuna söylememişler. Onun için ihlâsımızı artırmaya çalışmalıyız. İhlâs devam ettiği sürece, mıknatıs bizi bırakmaz. Hep bu daire içinde kalırız.

Comments are closed.