İnsanların peygamberlere ve kitaplara ihtiyacı vardır

Kitap, sözlükte “yazmak yazılı belge” anlamına gelir. Terim olarak ise Allahü teâlânın kullarına yol göstermek aydınlatmak üzere peygamberlerine vahyettiği sözlere ve bunun yazıya geçirilmiş şekline denilir. Çoğulu “kütüb”dür.

Hıristiyan ve Yahudilere ilahi kitap olarak İncil ve Tevrat gönderildiğinden onlara “Ehl-i kitap” denilmiştir. Bu kitaplara da “semâvi kitaplar” denilir.
Kitaplara iman Allah tarafından bazı peygamberlere kitap indirildiğine ve içinde yazılanların tamamen doğru ve gerçek olduğuna inanmaktır… Kitaplara inanmanın imanın şartlarından biri olduğu bilinmelidir.
Her ilahi kitap bir peygamber aracılığı ile gönderilmiştir. Kendisine kitap gönderilen peygamberler de ondaki emir ve yasakların uygulanmasını göstermiş ve bunların yaşanabilir olduğunu ortaya koymuştur.
SON İNDİRİLEN KİTAP!..
Biz kitapların şu anki haline değil, Allahü teâlâdan gelen bozulmamış şekline inanmakla yükümlüyüz. İlahi kitaplardan bir kısmı tamamen kaybolmuş, bugün için elimizde ondan hiçbir eser kalmamıştır. İbrahim aleyhisselâmın sahifeleri de böyledir. Tevrat, Zebur ve İncil ise zamanla insanların müdahalesi neticesinde değişikliğe ve bozulmaya uğramıştır.
Semâvi kitapların içinde yalnız Kur’an-ı kerim hiçbir değişikliğe uğramadan günümüze kadar gelmiş ve kıyamete kadar da bu özelliğini sürdürecektir. Diğer kitapların muhafazasını Rabbimiz üzerine almamıştır. Onlar zaten belli bir zaman için gönderilmişti, bir sonraki gönderilince öncekinin hükmü bitecekti.
Kur’an-ı kerim son indirilen kitap olduğundan onun hükmü kıyamete kadar devam edecektir. Bundan dolayı onun bozulmaması gerekmekte idi. Bunun için son nazil olan ve kitapların en mükemmeli olan Kur’an-ı kerimin muhafazasını bizzat Rabbimiz üzerine aldı. Hicr süresi 9. ayeti kerimesinde meâlen;
“Kur’anı kesinlikle biz indirdik. Elbette onu yine biz koruyacağız” buyurulmaktadır.
Kur’an-ı kerim, kendinden önceki kitapları tasdik etmiş, fakat onların koymuş olduğu bazı hükümleri kaldırarak, yeni hükümler getirmiştir. Mümin olabilmek için hazret-i Peygambere ve ona indirilen Kur’an-ı kerime uymak şarttır. Buna göre ehli kitabın mümin diye nitelenebilmesi ve kurtuluşa erebilmesi için peygamberimiz aleyhisselâm ve Kur’anın hükümlerini gönülden benimsemesi gerekmektedir.
Peygamber göndermek ve kitap indirmek Rabbimiz için bir görev ve zorunluluk değildir. Fakat insanların peygamberlere ve kitaplara ihtiyacı vardır. Rabbimizin bize en büyük nimeti de budur. Dünyada kavuştuğumuz nimetler azdır ve geçicidir. Bize ebedi saadeti de ihsan etmek istiyor. Cennete giden yolu aklımızla bulamazdık.
Yalnız aklımızla kalsaydık; dünyaya nereden geldiğimizi, nereye gideceğimizi bilemezdik. Rabbimizin sıfatlarını öğrenemezdik. İmanın altı şartından biri olan meleklere ve ahiret gününe iman edemezdik. Gerçi insan yaratılırken birtakım yeteneklerle donatılmıştır. Bu sayede biraz da olsa kendisi çevresi ve diğer yaratıklar hakkında malumat sahibi olabilir. Fakat bütün bunlar sınırlı ve kendi gücü nispetindedir. İnsanın gücünü aşan hususlarda ilahi yardıma, vahye ve mukaddes kitaba olan ihtiyacı inkâr edilemez. İnsanın bu ihtiyacını en iyi bilen Allahü teâlâ kullarına bir lütuf ve ihsan olarak peygamberleri vasıtası ile kitaplar indirmiş ve yol göstermiştir.
Bizi yaratan Rabbimizin bizden neler istediğini, neleri yaparsak bizden razı olacağını bildirmiştir. Hangi işleri sevmediğini, o işlerden razı olmadığını da bildirmiştir.
İKİ YOLDAN BİRİ!..
Netice itibarıyla cennete giden yolları da cehenneme giden yolları da açık ve seçik tarif etmiştir. Örnek alalım diye cennetliklerin sıfatlarını bildirmiştir. Sakınalım onlardan uzak duralım diye cehennemlikleri de tanıtmış ve tarif etmiştir.
Bu iki yoldan hangisini tercih edeceğimizi de bize bırakmıştır. Rabbimiz cenneti tercih etmemizi istiyor. Bunun içindir ki Kur’an-ı kerimde birçok ayet-i kerimede cennet nimetleri bildirilmiştir. Bizi teşvik ve davet ediyor.
Kendini seven akıllı olan insan bu mukaddes daveti kabul eder, bu davet için Rabbine binlerce hamd eder…

Comments are closed.