Reformcunun kabir azabını inkâr eden sözlerine cevap vermeye devam ediyoruz. Eshab-ı kiramdan Ya’la bin Mürre hazretleri, bir kabirde azap olduğunu işitip Resulullah efendimize haber verdi. Peygamber efendimiz de, (Ben de işittim. Söz taşıdığı ve üzerine idrar sıçrattığı için azap yapılmaktadır) buyurdu. (Beyheki)
Resulullah, iki kabrin yanına gelince, bir hurma dalı getirilmesini emretti. Hurma dalını ikiye kırıp, yarısını bir kabre, yarısını da diğer kabrin üstüne koyup, (Bu dal yaş kaldığı sürece azapları hafifler. Bunlar gıybet ve idrardan dolayı azap görmektedir) buyurdu. (İ. Mace)
Peygamber efendimiz bir cenazede, (Yâ Rabbi, bunu kabir azabından koru) diye dua etmiştir. (Müslim, Nesai, Tirmizi)
İmam-ı a’zam ve İmam-ı Rabbani hazretleri buyurdu ki: Kabirde ruhun cesede iadesi, kâfirleri ve bazı günahkâr Müslümanları kabrin sıkması ve azap edilmesi haktır. (Kavl-ül fasl, Mektubat 3/17)
Yine İslam âlimlerinin en büyüklerinden olan İmam-ı Gazali hazretleri de, (Kabir azabı ruha ve cesede birlikte olacaktır) buyuruyor. (İhya)
Karada ve denizde ölene de sual sorulur. Bu da ruhun bedene iade edilmesinden sonra olur. (Nuhbet-ül-leâli s.116, Bidaye s.91)
Ruh ve beden beraber günah işledikleri için, kabir azabı da her ikisine birden olur. (El-Müstened)
Eshab-ı kiramdan Abdullah bin Ömer hazretleri, (Yerden boynu zincirli birinin çıktığını, bir adamın bunu dövdüğünü, zincirli adamın yerde kaybolduğunu, böylece toprağa girip çıktığını gördüm) dedi. Resulullah efendimiz, (O gördüğün kimse Ebu Cehil’dir, kıyamete kadar kabrinde böyle azap çeker) buyurdu. (Taberani, Şerh-us-sudur, Tezkire-i Kurtubi Muhtasarı)
Her ölünün ruhu, cesedine, bilmediğimiz bir hâlde bağlıdır. Ruhların kendi cesetlerine tesir ve tasarruf etmelerine ve kabirde bulunmalarına izin verilmiştir. Ölü kabirde çürüse de, ruhun bedene olan bağlılığı bozulmaz. (El-mütekaddim)
Günahları ikisi birlikte işlediği için, azab da her ikisinedir. Beden kabirde çürüse de, Allahü teâlânın ilminde vardır. Ölüleri diriltmeye gücü yettiği gibi, bedene de azap yapmaya gücü yeter. Çünkü O, her şeye kadirdir, Onun kudretinden şüphe eden kâfirdir. (M. Nasihat)
Bu kadar vesikaya rağmen, kabir azabı yoktur demek aklı başında olanın söyleyeceği söz değildir.