(Dünden devam)
Halîme Hatun;
“Kocama danışayım” dedi.
Ve bir koşu gidip anlattı bunu kocasına.
Hâris sevindi.
Ve Halîme’ye;
“Çabuk git yâ Halîme, kabul et o bebeği! Ola ki o yetim sebebiyle hayır ve berekete kavuşuruz” dedi.
*
Halîme Hatun;
“Peki” dedi.
Ve koştu o zata.
Sevinç içinde;
“Kabul ediyorum” dedi.
Birlikte eve geldiler.
Âmine Hatun;
“Sana müjdeler olsun ey Halîme. Büyük devlete kavuştun” dedi.
“Nur çocuğu” verdi kucağına.
*
Halîme Hatun, görür görmez bin canla âşık oldu Ona.
Bu ne güzellikti yâ Rabbî!
Hâris de bebeği görür görmez;
“Aman Allahım! Bu ne güzellik!” dedi.
Ve secdeye kapandı.
*
Peygamber Efendimiz (sallallahü aleyhi ve sellem) Allahü teâlânın Habîbi olduğu hâlde, Allah’tan (celle celalüh) en fazla korkan da yine O idi.
Bir gün eshabına;
“Allahü teâlâdan en çok korkanınız, benim!” buyurmuşlardır.
*
Bu korku sebebiyledir ki, namaza başlayınca “göğsünün hırıltısı” işitilir, “su fokurdar” gibi sesler duyulurdu.
Âişe-i Sıddîka validemiz, bu sesi daima işittiğini haber vermiştir.