Kilolar kemiklerimizi birbirinden ayırıyor!

OSTEOARTROZ: EKLEM KİREÇLENMESİ -1-

YAŞ 30’U GEÇİNCE İŞLER KÖTÜLEŞİYOR
Eklemlerdeki problemler 30 yaşında görülmeye başlayıp, yaş ilerledikçe hastalığa ait röntgen filmindeki bulgular da artar. Bundan dolayı yaşımıza paralel olarak sağlığımıza daha fazla dikkat etmemiz gerekiyor

Değerli okuyucularımız, bu haftadan itibaren sizlere çağımızın sağlık handikabı şişmanlığın en çok sebep olduğu ve hayatımızı etkileyen dertlerin başında gelen Osteoartroz’dan bahsedeceğim… Osteoartroz nam-ı diğer eklem kireçlenmesi: Eklemlerde hafif bir rahatsızlık hissinden ciddi sakatlıklara kadar ilerleyebilen, hareketli eklemlerin kıkırdağının bozulması, eklem yüzeyi ve kenarlarında yeni kemik oluşumları ile karakterize, eklem yüzeylerinin tahrip olup hareket kabiliyetinin gittikçe azaldığı, iskelet sisteminin iltihapsız ilerleyici bir hastalığıdır. Eğer bu tarz bir eklemin üzerine iltihap da eklenirse Osteoartrit (kireçli eklemin iltihabı) oluşur.

KADINLARIN VÜCUDU DAHA NARİN
Osteoartroz en sık görülen eklem hastalığı olup insanların % 10’unda vardır. Eklem kıkırdağının yaş ve aşırı yük gibi sebeplerle yapısının zaman içinde bozulması, aşınması, incelmesi ve bazen tamamen kaybı ile önemli fonksiyon eksikliklerine sebep olarak hayat kalitesi bozulur. Eklem kıkırdağının koruyucu rolünü yapamaması sonucu, altındaki kemik yapıya binen yük artar ve eklem yapısı iyice deforme olur. 20’li yaşlardan itibaren başlayıp ölene kadar devam eden ve 40 yaşında % 90 vakada varlığı tespit edilmiş bir hastalıktır. Bütün eklemleri, özellikle ağırlık taşıyan ve çok kullanılanları tutar.
Kadınlarda el ve ayak parmakları, ayak bileği, diz ve boyun omurları, erkeklerde ise bel ve kalça eklemleri daha sık tutulur. 45 yaşın üstündeki Osteoartrozluların 4’te birinin orta ve ağır şekilde seyredip mutlak tedavi gerektirir. Osteoartroz, kadınlarda daha ağır ve yaygın seyreder. Bunun sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte erkeklerin kas ve bağ dokusunun daha güçlü olmasından kaynaklandığı düşünülmektedir.
Genelde yavaş ilerleyen bir hastalık olup bazı şekilleri dışında hastayı sakat bırakmaz. Başlayınca şiddeti artarak hayat boyu sürer. Diz ve kalça osteoartozları yürüme güçlüğü, boyundaki spondilozlar devamlı baş, boyun, sırt ve kol ağrısı yaptığı için hastayı yıllarca rahatsız eder. Osteoarozda dejeneratif olayın olduğu doku “Hıyalin Kıkırdak“tır. Bütün oynar eklemlerde kemik yüzleri hıyalin kıkırdak ile kaplıdır. İlk değişiklikler eklem kıkırdağında yumuşamadır. Hastalık ilerledikçe kıkırdağın yapısı bozulur. Daha sonra kıkırdak altındaki kemikte sırasıyla sertleşme, kist oluşumu ve kalınlaşma, yeni kemik ve kıkırdak oluşumu ile Osteofit denen kemiksi çıkıntılar oluşur.

KIKIRDAK DEYİP GEÇMİYİN!
Kıkırdak, eklemi oluşturan kemiklerin uçlarını saran ve kemiklerin birbirleri üzerinde kaymalarını sağlayan yumuşak, parlak, mavimsi beyaz renkte ve kaygan bir dokudur. Yaşlanma ile birlikte kıkırdağın sıvı kaybetmesi ve incelmesi ile eklemi oluşturan kemikler arasındaki mesafe daralır.
Yaş ilerledikçe, nasıl saçlarımızda beyazlar, cildimizde çizgiler ortaya çıkarsa, eklemlerde de bozulmalar, değişiklikler oluşur. Ama normal kiloda kalarak ve anlamsız spor adı altındaki uzun ve sürekli, eklemlere yük bindirici ve yıpratıcı hareketlerden kaçınırsak bu süreç durdurulabilir veya hayat kalitemizi bozmayacak şekilde çok yavaşlatılabilir. Kısacası birçok hastalıkta olduğu gibi az yiyip, hafif de egzersizle sağlıklı bir hayat mümkün…

DOĞRU HAREKET NE?
Bünyemizi zorlayıcı ve cebimize zarar veren beslenme alışkanlıkları ile hatalı spor anlayışı yerine, az yiyip biraz da hareketli yaşasak hastalık bir ömür bize uğramaz. Aslında biz Müslüman toplumlar olarak sevgili Peygamberimizin,
“İnsanoğlu midesinden daha kötü bir kap doldurmamıştır, halbuki insanoğlunun yaşaması için 3 lokma yeter!”
hadis-i şerifini kendimize rehber alsak, hareket olarak da 5 vakit namazımızı hakkıyla eda edersek başta kalp ve damar hastalıkları olmak üzere eklem kireçlenmesi denen her türlü sıkıntıdan kurtulur, rahat, huzurlu ve mutlu bir hayat idame ettirmiş oluruz…

SEBEPLERİ

Bulunduğumuz şehrin havası bile vücudumuzu etkiliyor

Nemli ve soğuk iklimli yerlerde yaşayan insanlarda osteoartroz daha fazla görülmekle birlikte, ılık bölgelerde hastalık daha şiddetli hissedilir. Sıcak coğrafyalarda ise şikayetler daha hafif seyreder

Osteoartroz oluşumuna sebep olan ve hazırlayan başlıca risk faktörlerini şöyle sıralayabiliriz:
* Şişmanlık: Fazla kilo, eklem üzerine aşırı yük bindirerek eklemin daha erken yıpranmasına yol açar.
* Yaşlanma: En önemli sebeptir. Yaş ilerledikçe artan kıkırdak bozulması en çok 40 yaşından sonra başlayıp 70 yaş civarında her 4 kişiden 3’ünde osteoartroz görülür.
* Cinsiyet: Sebebi kesin olarak bilinmemekle birlikte kadınlarda daha sık görülür.
* Eklem yapı bozuklukları: Gerek doğuştan gerekse sonradan kazalar veya yaralanma esnasında eklemlerin de hasar görerek eklem işleyişinin bozulması osteoartroz gelişimini hızlandırır.
* Romatizmal hastalıklar: Eklemi tutan bazı romatizmal hastalıkların geç dönemlerinde kıkırdak bozulması oluşabilir.
* İrsi faktörler: Bazı ailelerde erken yaşta osteoartroz geliştiği bilinir.
* Duruş bozukluğu: Özellikle diz, kalça, bel gibi yük taşıyan eklemlerin aşırı zorlanmasına yol açabilir.
* Hormonal faktörler: Şeker hastalığı, menapoz, akromegali (büyüme hormonunun aşırı salgılanması ile kemik uç ve eklemlerinde aşırı büyüme ile karakterize, çoğunlukla da beyin hipofiz bezi tümörü sonucu oluşan hastalık tablosu), gut (kanda protein metabolizmasının son ürünü olan ürik asidin aşırı artması sonucu eklemlere oturan kristaller karakterize hastalık) ve hipotiroidi hastası olanlar daha yatkındır.
* Kırıklar: Eklem yüzeyindeki kırıklar da osteoartrozla sonuçlanır. Eklem ve eklem çevresi dokularda his kaybı sonucu eklem dengesini sağlayan refleks uyarılar ortadan kalkar. Sonuçta eklem bozulur. Diabetes mellitus, pernisiyöz anemi, omirilik travmaları ve periferik sinir yaralanmalarında bu tarz hasar oluşur.
* Enjeksiyonlar: Özellikle eklem içi yapılan kortizon enjeksiyonları da kıkırdağı hasara uğratarak osteoartroza sebep olur. Hemofili hastalarında eklem içinde kan toplanması (hemartroz) sonucu hemofilik hastaların % 90’ında sıklıkla diz, ayak bileği ve dirsekte görülür.
* Yanlış tedavi: Doğuştan kalça çıkığı, kadınlarda çok görülüp erken tedavisi yapılırsa osteoartroz önlenebilir. Yanlış kaynamış kırıklar ve meniskus operasyonları sonunda oluşan şekil bozukluklarında osteoartroza eğilim artar.

AĞIR SPORLAR ÖNEMLİ RİSK
Mesleki olarak sıkça yapılan ağır kaldırma, yük taşıma, şişmanlık gibi veya sporla, eklem uzun süre tekrar tekrar fazla kullanılıp erken yıpranır. Günümüzde maalesef âdeta moda haline gelen koşu ve ağır spor salonu çalışmaları, aslında faydadan çok eklemlere zarar verir.

OKUYUCULARIMIZA CEVAPLAR

Kan romatizması da ne demek oluyor?

> Y. B. / BELÇİKA

* Yaşım 35, kilom 85, boyum 1.78, tansiyonum iyi ama çok sigara içiyorum. Kanımda romatizma buldular, bu ne demek neler tavsiye edersiniz?

CEVAP: Kıymetli okuyucum, öncelikle 10 kilo vermeye çalışın. Sigarayı mutlaka ama mutlaka bırakın. Bahsettiğiniz tahliller, iltihabi bağ dokusu ile Hashimoto Tiroiditi durumlarında yükselir. Sizde gelişen tiroidite bağlı hipotiroidi de geliştiğinden TSH yüksekliğini baskılamak için tiroid hormonu replesman tedavisine başlanmış. Otoimmün hastalıklara zemin hazırlayan bir vücut sisteminiz olması münasebetiyle sigara, alkol, şişmanlık ve bunlara bağlı gelişen kan yağları ve kolesterol yüksekliği gibi ana risk faktörlerine çok dikkat etmeli, tuzu menüden çıkarmalı ve tedavilerinizi aksatmamalısınız. Aksi takdirde genç yaşta hastalıklarla boğuşursunuz. Aman dikkat lütfen! Diğer romatizmal bağ dokusu hastalıkları için de fizik muayene ve laboratuvar tetkik sonuçları ile organ tutulum şekil ve seviyelerine göre tedaviler planlanarak çok sıkı hekim kontrolü altında bulunmalısınız. Bir de stresi hayatınızdan uzaklaştırdığınız taktirde savunma sisteminiz güçlenerek çok da ilaca ihtiyaç kalmadan tüm dertlerinizin üstesinden geleceksiniz.

Teyzenin gönlünü hoş tutun, bir şeyi kalmaz!

> K. A. / İSTANBUL

Annemin yaşı 60, boyu 1.60, kilosu 52. Mide ülseri olduğu söylendi, kansızlık da var. Sürekli boğazına bir şey takılıyor gibi hissediyor. Bize nasıl bir yol gösterirsiniz?

CEVAP: Değerli okuyucumuz, annenizin yaşı ve boyuna göre kilosu çok iyi, tebrikler! Reflü ve ülser için kullandığı antibiyotikleri 2’şer kutu kullanıp bıraksın. Proton pompa inhibitörü ilacını en az 4 ay, ilave olarak da H2 antagonisti ilaçlardan Famotidin 40 mg’yi gece yatarken 1 tane 6 ay kullansın, çok rahatlayacak. Acı, bulgur pilavından 1-2 ay uzak dursun, kola ise hiç içmesin! Yatarken de en az 2 yastıkta yatsın. Yemeklerini ise iyi çiğneyerek yavaş yavaş yesin! Boğazda takılma; az ihtimalle demir eksikliği anemisi, bazen kronik farenjitten, çoğunlukla da stres ve gerilime bağlı olabilir. Ritim bozukluğu için kullandığı beta-bloker grubu ilacına hekimin kontrolü altında devam etsin. Kansızlığının sebebi bulunarak ona göre tedavisi planlanmalı. Endoskopisinin normal oluşu; boğazdaki şikayetlerinin burun kemiği eğriliği ve burun içi kıkırdaklarının aşırı büyümesine bağlı kronik farenjit varsa, kalıcı tedavi 30 dakikalık bir operasyonla anatomik yapıyı düzeltmektir. Böyle bir durum yoksa, stres veya panik atak kaynaklıdır. Bu durumda da teyzeye yakın ilgi, alaka gösterilip gönlü hoş tutulup rızası kazanılarak morali yükseltildiğinde ve gerekirse yardımcı ilaçlarla bir şikayeti kalmayacaktır.

e-mail: aile.doktoru@tg.com.tr

Comments are closed.