Sehl bin Abdullah Tüsterî hazretleri, ömrünün sonlarında, el ve ayakları hareket etmez olmuştu.
Lâkin namaz vakitlerinde el ve ayakları açılır, namaz bitince, yine eskisi gibi hareketsiz olurdu.
Bir sohbetinde;
“Allahü teâlâya hakkıyla kulluk yapan kimse, ölüyü diriltmeyi kast ederse, dirilir” buyurdu.
Sonra elini, önünde duran bir sakata sürdü. Sakat ânında iyileşip ayağa kalktı.
MELEKLER
Sehl-i Tüsterî hazretleri vefât edince, insanlar cenâze namazı için toplandılar.
O şehirde bir Yahûdî vardı ki, yaşı yetmişi aşmıştı.
Dışarıdan bâzı garip sesler duyunca, ne oluyor diye dışarı çıktı. Cenâzeyi görünce, yanındakilere dönüp;
“Benim gördüğümü siz de görüyor musunuz?” dedi.
Onlar;
“Ne görüyorsun?” dediklerinde;
“Gökten inen ve cenâze ile birlikte giden bâzı kimseler görüyorum” dedi.
Ve ardından Kelime-i şehâdet getirip Müslüman oldu.
EY KULUM
Bir gün de;
“Kardeşlerim! Allahü teâlânın, insanlara şu şekilde hitâb etmediği hiçbir gün yoktur” buyurdu.
“Ey kulum! Ben seni anıyorum, sen beni unutuyorsun. Ben seni dâvet ediyorum, sen başkalarının dâvetine gidiyorsun. Ben dert ve belâları senden uzaklaştırıyorum. Sen günah işleyip, kendini azâba sürüklüyorsun. Ey kulum! Yarın kıyâmet günü huzûruma geldiğinde mâzeret olarak ne söyleyeceksin?”