Kızının yanına tatile gitmişti

Gecenin bir vakti çalan telefonla yüreğimiz ağzımıza geldi. Arayan teyzemin kızıydı. Telefonda ağlamaktan konuşamıyordu. 

-Abla, annemi hastaneye yatırdılar… Durumu çok ağırmış…
-Hayırdır ya, ne oldu? Bir kaza mı geçirdiniz?
-Hiçbir şeyi yokken, dün öğleyin birden fenalaştı… Acilen hastaneye kaldırdık. Biz beyin kanaması zannediyorduk. Ama beyinde ur çıkmış… 
-Aman Allah’ım?
-Hem de çok ilerlemiş haldeymiş. Dönüşü olacağını zannetmiyoruz diyorlar…
-Tamam hemen yola çıkıyoruz. Allahtan ümit kesilmez, diyerek telefonu kapatıp kendimizi otogara zor attık.  
Bir taraftan da duyduklarımıza inanamıyorduk. Elli yaşındaki teyzem üç hafta öncesi bize misafir gelmişti. Hiçbir şeyi yoktu. Sapasağlam bir kadındı. Hatta o gün söylemişti:
-Haftaya Antalya’ya kızımın yanına gideceğim, diye…
Dediği gibi kızının yanına gidiyor. Bir ay tatil yapacak sonra İstanbul’a dönecek… Her şey planlı. Her şey normal…  Antalya’ya gidiyor. İki üç gün sonra bir öğle yemeği sonrası kahvesini yudumlarken, “ben fena oluyorum” diyor oraya yığılıp kalıyor…
Bağırış çığırış derken ambulansa haber veriliyor. Ambulans hemen alıp en yakın Devlet Hastanesine ulaştırıyor. Orada yapılan tetkik tahlil derken o korkunç gerçek ortaya çıkıyor. 
Hastaneye gittiğimizde çocukları perişandı. Kendisinin şuuru kapalıydı… İçeriye de almıyorlardı. 
-Durumu ne olacak Doktor Bey?
-Bir şey diyemeyiz…  Ama ümitsiz gözüküyor…
Hastane bahçesinde akşamı ettik. O halde geri dönemezdik. Ama kalacak yer konusunu da hiç aklımıza getirmemiştik. Otelde kalma gibi bir alışkanlığımız da yok… Utana sıkıla orada bulunan uzaktan bir akrabaya rica ettik. O da utanma belası evine buyur etti… 
Ertesi gün öğleye doğru bir baktık ki hastanenin önü ana baba günü olmuş… Biz çoğunu tanımıyoruz ama onların her biri teyzemin ve dedemin ismini söylüyorlar. Meğer hepsi zamanında gelip Antalya’ya yerleşmiş olan bizim köyün, kasabanın insanı… Her biri kolumuza yapışıyor:
“Allah’ını seversen bize gidelim.”
“Ne olur bize gidelim.” 
Bizi pay edemediler… Bir izzet bir ikram ki mahcup olduk… Meğer her bir ailenin büyükleri zamanında dedemden iyilik görmüşler. Bu iyiliği unutmamışlar. Çocuklarına da anlatmışlar. Hepsi dedemin ahbabının çocuklarıymış. Onlar da teyzemin rahatsızlığını öğrenince hepsi vefa duygusuyla koşup gelmiş… 
Beşinci gün teyzemi kaybettik. Sapasağlam gittiği tatilden İstanbul’a cenazesi geldi. Lakin bu arada dedemin hamiyetperverliğini de dedemin dostlarının dostluğunu da öğrenmiş olduk.
Cevriye Tunçel-Elazığ

Comments are closed.