Sevgili okuyucularımız, ülkemiz ve dünya kamuoyunu geçtiğimiz hafta ajanslara düşen, bir Fransızın piyasaya çıkaracağı kitap öncesi ‘300 Milyar Dolarlık Yalan’ ve “kötü kolesterol’ün ilaç endüstrisinin ürettiği son 15 yılda kolesterol yalanı ile 300 milyar dolar kazandığı” şeklinde bir tıbbi iddiasını ihtiva eden haberle çalkalandı. “Kolesterol sanıldığı gibi öldürücü değil, damarları tıkamıyor”, “Kötü kolesterol ilaç endüstrisinin ürettiği bir yalan” tarzı ifadelerle süslenen bu durumun gerçek yüzü acaba nedir? İddiaların sahibi Fransızın 21 Şubat’ta piyasaya çıkacak “Kolesterol Hakkında Gerçek” adlı kitabı için tartışma ve şaşkınlık oluşturarak acaba sansasyonla reyting ve reklamla ciddi satış mı amaçlamaktadır?
Söz konusu Fransız, “Kolesterolün kesinlikle sanıldığı gibi insan sağlığı için zararlı olmadığını, damarları tıkamadığını, tam tersine vücut için kesinlikle gerekli olduğunu, irsi ve aşırı olanları dışındakilerin ölüme yol açmadığını, ‘kötü kolesterol’ diye bir kavramın ilaç endüstrisinin uydurduğu bir yalandan başka bir şey olmadığını, kolesterol düşürücü olarak kullanılan ‘statin’ grubu ilaçların da vücut için hayatî öneme haiz kolesterol üretimini engellediğini, yüksek dozda alınması halinde bünye için olumsuz sonuçlara yol açacağını, ilaç firmaları ve laboratuarların kolesterol konusunda yalan söylediğini, kolesterol düşürücü ilaçlar sayesinde ilaç endüstrisinin son 15 yılda 300 milyar dolar kazandığını, kolesterolün zararları üzerine ilmi makaleler yazan bilim adamlarının da ilaç endüstrisi adına çalıştıklarını” belirterek insanlığın kafasını bulandıracak ve tıbbi ilaç tedavilerine insanların şüphe ile yaklaşmalarına, bazı vakalarda hayatî öneme haiz ilaçların tedavilerini kesmelerine sebep olacak iddialarda bulunmuş!
PEKİ GERÇEKLER NELERDİR?
Allah’ın yere düşen her bir kar tanesinin kristal yapısını farklı yaratması gibi; hiçbir insanın biyokimyasal, metabolik, hormonal yapısı aynı değildir. Yine hastalıkların bünyede seyredişi, ilaçların vücuttaki etkileri de birbirlerinden çok farklıdır. Zaten tababette “hastalık yoktur, hasta vardır” özdeyişi de bu gerçeğe vurgu yapmaktadır.
İnsanoğlu için en hayırlı şey, her konuda aşırıya kaçmadan orta olandır. Nitekim Sevgili Peygamberimiz, “işlerin hayırlısı, orta olandır” buyurmuştur. Bu dini ve ilmi tespitlerin ışığında; her konuda mutedil olunmalı, hiçbir şeyde abartı ve aşırılığa kaçılmamalıdır.
Günümüzde bütün dünyada olduğu gibi Türkiye’mizde de maalesef hazır ve kaloriden zengin, rafine gıdalarla beslenmenin artması, en kısa mesafeye araçla gitme, 1-2 katlı binalara bile asansörle çıkma, akşamları yemeği müteakip koltuğa yayılıp “gelsin yemişler, gitsin meyveler” gibi yoğun enerji depolu gıdaları istifleyip bünyemizi adeta çöp torbası gibi doldurur tarzdaki yanlış alışkanlıklarımız; Yüce Rabbimiz tarafından belli bir tempoya ve plana göre programlanmış bünyemizi âdeta paslandırarak, damar ve organlarımızı yağ ve kireç deposu haline getirmiştir. Nasıl ki, dünyada yasalara aykırı davranışlar içine girenler cezai yaptırımlarla karşı karşıya kalırlarsa, ilahi nizam; plan ve programın zıddı hareket içinde olanlara da sıhhi olarak cezai müeyyidenin yansıması hastalıklardır.
REKLAM KOKAN HAREKETLER
Kolesterol her hücrenin duvarında, hormonların ve tüm sinir sistemimizde çok hayati öneme haiz yapı taşı olarak mevcuttur. Cenab-ı Hak hiçbir madde ve varlığı, sebepsiz ve hikmetsiz yaratmamıştır. Bu sebeple, benim de tüm meslek hayatım boyunca klinik uygulamalarımda hastalarıma, kendime ve en yakın çevreme uyguladığım gibi; her ilaç gerektiğinde, yerinde, dozunda ve süresinde kullanılmalıdır. Kolesterolle ilgili bu bahse konu sansasyon ve reklam kokan iddialar hakkında ise kanaat ve görüşüm; burada ifrat, popülarite ve rant kokusunun bariz bir şekilde kendini ifşa ettiği yönündedir.
Günümüzde ölümlerin ve hastalıkların başlıca sebebi; damar içindeki bombeleşme ve yağlı kireç tabakası plaklarıdır. Patlamaya hazır, pimi çekilmiş bomba misali olan bu tabakaların kalp ve beyin damarlarını işgal ettiği durumlarda, kalp krizi ve felç ortaya çıkmaktadır. Böylece de en acil ve en mükemmel tedavi uygulansa bile kişi âdeta “yarım insan” gibi olmakta, maddi-manevi olarak kamil bir performans hiçbir zaman gösterememektedir. Onun için teşbihte hata olmasın; testiyi kırdırtmamak, makineyi arızalatmamak, yarı yolda kalmamak için nasıl ki arabalarımızı belli periyotlarla servise götürdüğümüz gibi bedenimizi de 40 yaşından sonra senede veya 6 ayda bir hekime muayene ettirmemiz gerekmektedir. Bu tetkiklerin başında da total kolesterol, trigliserid, HDL-kolesterol gibi kan yağları profili ve ürik asit gibi değerlerin uzun süre yüksek gitmesi sonrası gelişen olumsuz neticesi damar sertliğinin kana yansıması olan hsCRP ile homosistein gelir. Bu tetkiklerin değerleri aylar, yıllar yüksek devam ettiği takdirde; yukarıda bahsettiğim, hayatı tehdit eden neticelerle karşı karşıya kalmak kaçınılmaz hale gelir.
HASTALIKLARIN ANA SEBEPLERİ
Yukarıda pratik olarak yapmaya çalıştığım kısaca izahlardan da anlaşılacağı gibi belli değerlerin üzerindeki kan yağları profili;
> Hipertansiyon
> Şeker hastalığı
> Şişmanlık
> Sigara içimi
> Uzun süreli ruhi gerilim, modern ve moda tabirle stres gibi risk faktörleri ile birlikte aylar, yıllar boyu uzun sürdüğü durumlarda hayatı tehdit edici ve son derece üzücü durumlarla karşılaşmamız kaçınılmaz olur.
Yazımın sonuna gelirken sözü geçen Fransız profesörün iddiaları, rant devşirme fırsatçılığının yüksek sesle ifadesinden başka bir şey değildir. Statin grubu ilaçlar; belirli değerin üzerinde kan yağı profilindeki dengesizliklerde perhizi ve egzersizle tedavinin mümkün olmadığı durumlarda, en kısa süreli kullanmaktır. Böyle kullandığımız takdirde, günümüzde birçok ülkede sağlanmış olan ortalama hayat süresi, inşaallah daha da uzamış olacaktır.
KAFA?KARIŞTIRAN?GÖRÜŞLERE?KARŞI?NE?YAPMALIYIZ?
Biz Müslümanlar olarak Tıbb-i Nebeviyi kendimize rehber ve kılavuz edinerek “az yemeli, az konuşmalı, az uyumalı ve mümkün olduğu kadar mevsiminde tabii beslenmeyi prensip edinerek bedeni ibadetlerimizi de aksatmayarak” günlük asgari 45 dakikalık hareketli halimizi de gerçekleştirerek Yüce Allah’ın bizler için takdir buyurduğu ömürlerimizi sağlıklı, huzurlu ve mutlu tamamlamış oluruz.
STATiN?GERÇEĞi
Gerçekten ihtiyaç duyan hastalara yıllardan beri her türlü tecrübeyle yerinde, dozunda ve belirli sürelerle uygulandığında faydası zararından fazla olan, hatta hayat kurtarıcı ve sakat kalmayı önleyici olan “statin” grubu ilaçları, daha iyisi ve çok daha az yan etkisi olanlar bulunana kadar kullanma durumunda olduğumuzu bilmeliyiz. Nitekim, 10-15 sene öncesine kadar kalp yetersizliği olan hastalarda kontrendike (kesinlikle kullanılmaması) gereken ilaç grubu olan beta blokerler, son zamanlarda kalp yetersizliğinin vazgeçilmez ilacı durumuna gelmişlerdir. Benzer şekilde kalp yetersizliğinin vazgeçilmez ilacı kabul edilen kardiotonik dijitalis grubu ilaçların bugün için birkaç endikasyon dışında yüzlerine bakılmaz hale gelmişlerdir. Buna benzer çok örnekler sıralayabilirim. Burada önemli olan kabül görmüş ilaçları hastaya vermektir.