Bedî’uddîn Sehârenpûrî

Hindistan’ın büyük velîlerinden. Doğum târihi ve yeri belli değildir. Hayâtı hakkında fazla bir bilgi yoktur. Vefât târihi de kesin belli olmayıp on birinci asrın ortalarında vefât ettiği tahmin edilmektedir. Bedî’uddîn Sehârenpûrî, İmâm-ı Rabbânî hazretlerine talebe olmadan önce memurluk yapıyordu. Zaman zaman hazret-i İmâm’ın yâni İmâm-ı Rabbânî’nin sohbetlerini dinlemeye giderdi. Bu…

Devamını oku

Behâeddîn Buhârî (Şâh-ı Nakşibend)

Evliyânın büyüklerinden ve müslümanların gözbebeği olan yüksek âlimlerden. Seyyid olup insanları Hakka dâvet eden, doğru yolu göstererek saâdete kavuşturan ve kendilerine "Silsile-i aliyye" denilen büyük âlim ve velîlerin on beşincisidir. Muhammed Bâbâ Semmâsî ile Emîr Külâl’in talebesidir. İsmi, Muhammed bin Muhammed’dir. Behâeddîn ve Şâh-ı Nakşibend gibi lakabları vardır. Allahü teâlânın…

Devamını oku

Enfâl Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin sekizinci sûresi. Medîne-i münevverede Bedr muhârebesinden sonra nâzil oldu (indi). Yetmiş beş âyet-i kerîmedir. Sûre, ismini, birinci âyette geçen Enfâl kelimesinden almıştır. Bu sûrede belli başlı konular; Bedr harbinde elde edilen ganîmetlerin dağıtılmasına dâir em irler, Peygamber efendimiz ve diğer peygamberlerle ilgili bâzı hususlardır. (Senâullah Dehlevî, İbn-i Abbâs)…

Devamını oku

Enfüs

İnsanın iç dünyâsı, iç âlemi. Akla, hayâle gelen her şey, ister âfâkî (insanın dışında) olsunlar, ister enfüsî olsunlar, hepsi mâsivâdır. Allahü teâlânın mahluklarıdır. Bunlara gönül bağlamak, oyun ve oyuncak gibi şeylerle boş yere vakit geçirmektir. Fâidesiz şeylerle oynamaktır. (İmâm-ı Rabbânî)

Devamını oku

Ensâr

Yardımcılar. Mekke’den Medîne’ye hicretten sonra, Resûlullah efendimize ve Mekke’den gelen müslümanlara yakın alâka gösterip, malları, mülkleri, bedenleri ve her şeyleri ile yardım eden Medîneli müslümanlar. Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyruldu ki: Önce müslüman olanlardan, Muhâcirlerin ve Ensârın önce gelenlerinden ve bunların yolunda gidenlerden Allahü teâlâ râzıdır ve bunlar da Allahü teâlâdan…

Devamını oku

Hadd-i Zinâ

Akıllı olan, ergenlik çağına gelen ve konuşabilen müslüman veya müslüman olmayan kadın ve erkeğe, dâr-ül-İslâm’da (İslâm memleketinde), tehdîd edilmeden, arzûlariyle, zinâ yaparken yakalandıklarında verilmesi gereken cezâ. Evli olmayan kimse için hadd-i zinâ, yüz sopa vurulmasıdır. (İbn-i Âbidîn)

Devamını oku