Ali Rızâ

On iki imâmın sekizincisi. Muhammed Cevâd Tâkî’nin babasıdır. Nesebi, Ali Rızâ bin Mûsâ Kâzım bin Câfer-i Sâdık bin Muhammed Bâkır bin Ali Zeynel Âbidîn bin Hüseyin bin Ali bin Ebî Tâlib’dir (r.anhüm). Künyesi, babasının künyesi gibi Ebü’l-Hasan’dır. Mûsâ Kâzım hazretleri ona kendi künyemi bağışladım buyurmuşlardır. Lakabı Rızâ’dır. Babasına dediler ki:…

Devamını oku

Ali Septî

Anadolu evliyâsından. Aslen Diyarbakırlı olup seyyiddir. Kabri Elazığ-Palu ilçesinde. Murat Suyu kenarında bir tepe üzerindedir. Hanımı ve çocukları da aynı türbede medfundur. Ali Septî hazretleri, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin kardeşi Muhammed Sahib’in sohbetlerinde kemâle geldi (yetişti). Cân ü gönülden bu büyüklerin hizmetinde bulunarak onların sevgi ve takdirlerini kazandı. Muhammed Sahib’in…

Devamını oku

Ali Bin Şihâb

Mısır evliyâsından. Doğum târihi belli değildir. Nesebi dördüncü dedede Tilmsan sultânı Ebû Abdullah’a, sonra da Seyyid Muhammed bin Hanefiyye’ye ulaşır. Büyük âlim İmâm-ı Şa’rânî’nin dedesidir. Ali bin Şihâb küçük yaşta babasını kaybetti. Annesinin terbiyesi ile büyüdü. Ücretle köylülerin hayvanlarını otlatırdı, nafakasını çobanlıktan sağlardı. Hayvan güderken, bir yandan da Kur’ân-ı kerîmi…

Devamını oku

Alihan Baba

Horasan’dan Anadolu’ya gelip fetihlere katılan gâzi dervişlerden olduğu bilinen Alihan Babanın hayatı hakkında bilgi yoktur. Türbesi Aydın’ın Veys Paşa mahallesindedir.  

Devamını oku

Alvarlı Muhammed Lütfi Efendi

Nakşibendî büyüklerinden. 1868 (H.1285) târihinde Erzurum’un Hasankale ilçesine bağlı Kındığı köyünde doğdu. Babası Hâce Hüseyin Efendi, annesi, Seyyide Hadîce Hanımdır. İlk tahsîlini babasından aldı. Sonra Erzurum’daki tanınmış bâzı âlimlerin derslerine devâm etti. 1890 yılında Hasankale’nin Sivaslı Câmiine imâm oldu. Aynı yıl babasıyla Bitlis’e giderek Muhammed Küfrevî hazretlerine talebe oldu. Bâtınî…

Devamını oku

Duhâ Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin doksan üçüncü sûresi. Duhâ sûresi, Mekke-i mükerremede inmiştir. On bir âyet-i kerîmedir. Birinci âyet-i kerîmede duhâya (kuşluk vaktine) yemin edildiği için bu kelime sûreye isim olmuştur. Rivâyete göre, bir müddet vahy gelmemişti. Bu sebeble Peygamber efendimize inanmay anlar; "Rabbi Muhammed’i terk etti, O’na darıldı" diyerek Peygamber efendimizi üzmeye,…

Devamını oku