Celâbib
Uzun ve geniş örtü, manto. Cilbâb’ın çoğuludur. (Bkz. Cilbâb)
Uzun ve geniş örtü, manto. Cilbâb’ın çoğuludur. (Bkz. Cilbâb)
Cebriyye fırkasının bir kolu olup, Hicrî ikinci asırda Cehm bin Saffân tarafından kurulan bozuk fırka. Cehmiyye fırkasında olanlar, kulların amellerinde cebr (zorlama) ve mecbûriyet altında olduklarını söyleyip, kulun yapabilme gücünü bütünüyle inkâr ettiler. Îmânın yalnızca yüce Allah’ı bilmek, küfrün de yalnızca O’nu bilmemek olduğunu ileri sürdüler . Âhirette Allahü teâlânın…
İkinci secdeyi yapıp kıyâma kalkmadan önce olan kısa oturma. Şâfiî mezhebinde Celse-i hafîfe sünnettir. (İbn-i Hacer)
Tasavvufta bir makâmın adı. Sahv (uyanıklık) makâmı. Bekâ makâmı da denir. Cem’ul Cem’ makâmına kavuşanlar, hakîkî müslümanlıkla şereflenirler, insanlara Allahü teâlânın emir ve yasaklarını anlatmaya, onları terbiye etmeye lâyık olurlar. (Muhammed Ma’sûm) Cem’ul Cem’ makâmında olanların râhatı ubûdiyette (kullukta), lezzetleri tâattedir. (Muhammed Ma’sûm)
Allahü teâlânın isim-i şerîflerinden. Cemâl sâhibi. (Bkz. Cemâl) Allahü teâlâ Cemîldir, cemâl sâhiblerini sever. (Hadîs-i şerîf-Bahr-ur-Râik)
Cünüplük. Gusül (boy abdesti) almayı gerektiren durum. (Bkz. Cünüb) Soğuk, sıcak dedin abdest almadın, Dünyâya daldın, namaz kılmadın. Cenâbet gezip gusül etmedin, Derse Allah, sen ne cevap verirsin? (M. Sıddîk bin Saîd)