Bâzgeşt

Nakşibendiyye yolunda on bir temel esastan biri. Sâlik’in (tasavvuf yolcusunun) Kelime-i tevîhdden sonra kalbinden; "İlâhî! Maksûdum Sensin. Matlûbum (maksadım) Senin rızândır."demesi. Bâzgeşt, zikr (Kelime-i tevhîdi söylemek ile hâsıl olan kalb uyanıklığının devam etmesi, kalbin Allahü teâlâdan başkasına bağlılıktan kurtulması içindir. Kelime-i tevhîd söylemek, kalbdeki her türlü düşünceyi giderir. Yalnızca Allahü…

Devamını oku

Bedel

Bir şeyin yerini tutan, yerine geçen; başkasının yerine iş yapan kimse. Hasta için hacca gitmek farz değildir. Hac farz olduktan sonra gitmeyip de sonraki seneler hastalanan kimse, yerine başkasını kendi memleketinden bedel göndermesi veya bunun için vasiyyet etmesi lâzımdır. Sonraki seneler iyi olup kendisi giderse, teh ir günâhı afv olur.…

Devamını oku

Bedî (El-Bedî)

Allahü teâlânın esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Daha önce benzeri olmayan, görülmemiş, işitilmemiş, bilinmeyen şeyleri yoktan var eden, yaratan. Allahü teâlâ Kur’ân-ı kerîmde meâlen buyurdu ki: (Allah) göklerin ve yerin Bedî’idir. O, bir şeyin olmasını irâde edince (dileyince), ona "ol" der, o da olur. ( Bekara sûresi: 117) El-Bedî’ ismi şerîfini…

Devamını oku

Behâîlik

Müslüman görünüp İslâmiyet’i içerden yıkmak için çalışan El-Bâb Ali Muhammed ismindeki bir acemin talebesi olan Behâullah’ın, kurduğu bozuk yol. Behâîlere göre namaz, Hayfa’ya karşı durup, Allah’ı düşünmektir. Namaz ferdî olup duâdan ibârettir. Oruç, 2 Mart-21 Mart arası on dokuz gün tutulur. 21 Mart günü Oruç bayramı olup, Behâî yılının ilk…

Devamını oku

Bekara (Bakara) Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin ikinci ve en uzun sûresi. Bekara sûresi, Medîne-i münevverede nâzil olmuştur (inmiştir). İki yüz seksen altı âyettir. İçerisinde Allahü teâlânın varlığını, kudretini, büyüklüğünü, peygamberlere itâatin lâzım olduğunu gösteren bekara (sığır) kesme hâdisesi bildirildiği için bu sûreye Bekara sûresi ismi verilmiştir. Bekara kelimesi, sûrenin altmış yedi, altmış sekiz, altmış…

Devamını oku

Belâgat

1. Sözün düzgün, kusursuz ve yerinde söylenmesi. Kur’ân-ı kerîm gibi ilâhî belâgat ve îcâza (az sözle çok mânâ ifâde etme özelliğine) sâhip bir kitap, yalnız Türkçeye değil, hiç bir dile hakkıyla çevrilemez. (H. Hüsnü Erdem) Kur’ân-ı kerîmin aslındaki îcâz ve belâgatini muhâfaza ederek tercüme etmek mümkün değildir. Fakat meâl (geniş…

Devamını oku