En’âm Sûresi

Kur’ân-ı kerîmin altıncı sûresi. En’âm sûresi Mekke’de nâzil oldu (indi). Yüz altmış beş âyet-i kerîmedir. En’âm, deve, koyun ve sığır gibi hayvanlara denir. Allahü teâlâ bunları ve daha nice hayvanı insanların faydalanması için yarattığı hâlde, inanmayanların âciz varlıklar olan bi r kısım hayvanlara tapınmalarından bahsedildiği için sûre bu ismi almıştır.…

Devamını oku

Enâniyet

Kendini beğenip büyük görme, bencillik. Egoistlik. Kıyâmet günü Allahü teâlâ üç kimse ile konuşmaz, yüzlerine bakmaz, onları tezkiye etmez (temizlemez) ve onlara çok acıklı bir azâb verir. Bu üç kişiden biri de yoksul veya fakir olup da, enâniyet sâhibi olan kimsedir. (Hadîs-i şerîf-Sahîh-i Müslim) Ben yaptım, ben gördüm, ben söyledim…

Devamını oku

Enbiyâ

Nebîler, peygamberler. Yeni din ile gönderilmeyip, insanları önceki dîne dâvet eden peygamberler Nebî kelimesinin çoğulu. Yeni bir din ile gönderilen peygambere ise, resûl denir. (Bkz. Nebî, Peygamber) Allahü teâlâ âyet-i kerîmede meâlen buyurdu ki: Çünkü onlar (yahûdîler) Allah’ın âyetlerini inkâr etmişler, enbiyâyı haksız yere öldürmüşlerdi. Çünkü onlar isyân etmişler ve…

Devamını oku

Ene’l-Hak

Hallâc-ı Mansûr tarafından "Ben yokum, Hak teâlâ vardır." mânâsında söylendiği hâlde, görünüşte; "Ben Hak’kım" manasına alınan söz. Hallâc-ı Mansûr’un "Ene’l-Hak" sözü ve buna benzerleri bu zâtların içerisinde bulundukları makamda, kendi âlemlerinde, Allahü teâlâdan başka hiçbir şey göremeyince söyledikleri sözlerdir. Allahü teâlâ mahlûkları (yarattıkları) ile birleşik değildir. Onların aynı ve benzeri…

Devamını oku

Enfâl

Devlet reîsinin, herkesin elde ettiği kendisinin diyerek, harbe teşvik için gâzilere (İslâm askerlerine) ganîmet hisselerinden fazla olarak verdiği mallar. Tekîli nefeldir. Gâzileri böyle teşvik etmeye tenfîl denir. Tenfîl harb esnâsında veya harbin başında yapılır. Düşman mağlûb olup, muhârebe bittikten veyâ ganîmetin taksîminden sonra yapılması câiz değildir. Gâzilerin bu şekilde harbde…

Devamını oku

Ahmed Kâdirî

Şam velîlerinden. İsmi, Ahmed, babasının ismi Süleymân’dır. Nisbetleri Kâdirî, Dımeşkî’dir. 1514 (H.920) senesinde Dımeşk’de (Şam’da) doğdu. 1596 (H.1005) senesi Ramazân-ı şerîf ayında Dımeşk’de vefât etti. Emevî Câmiinde büyük bir kalabalık tarafından cenâze namazı kılındı. Emîr Seyfeddîn Medresesinin bahçesine defnedildi. Ahmed Kâdirî, ilk tahsîlini velî bir zât olan babasının yanında yaptı.…

Devamını oku