Teşekkür ve edep

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Büyüklere karşı teşekkür ve edep, Allah’a karşı şükür ve edepten kaynaklanır. Büyüklerin şahsının, teşekküre, edeb gösterilmeye ihtiyacı yok. Allahü teâlâ böyle istiyor. Allah böyle yaratmış, bazı kullarını, maddi ve manevi iyiliklere vasıta yapmış. Bu iyiliklere kavuşmak isteyen, mutlaka bu vasıtalardan geçmek zorundadır. Geçmeyen ve vasıtayı beğenmeyen…

Devamını oku

Ana baba duası almak

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Kendisine dinini imanını öğreten ana babası ondan razı olmadıkça, bir kimse Allahü teâlânın sevgili kulu olamaz. İhsana kavuşma sebebi, anne baba duasıdır. Büyükler, (Annesini üzene yapılan dua kabul olmaz. Anne baba duası almayan, bizden dua istemesin) buyurmuşlardır. Kendisine dinini imanını öğreten, Ehl-i sünnet itikadı üzere yetiştiren…

Devamını oku

Hizmet eden hizmet görür

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Bütün Müslümanlara hizmet etmeli, onları sevindirmeli. Bir kimse bir kimseyi sevindirirse, Allahü teâlâ onun bu iyiliği için bir melek yaratır. Vefat edince, iyiliklerine karşılık ne kadar melek varsa onu kabirde karşılarlar ve (Korkma, şimdi Münker ve Nekir gelecek. Sual soracaklar. Takıldığın yerde biz sana yardımcı olacağız.…

Devamını oku

Tanımayan sevemez

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Dünyanın kendisi değil, sevgisi çok kötüdür. Taşın, toprağın, ağacın ne suçu var? Suç olan, felaket olan, kalbi bunlara bağlayıp âhireti unutmaktır. Bütün mesele buradadır. Rastgele herkese (Namaz kıl, kılmazsan yanarsın) demek uygun olmaz, ama ahiret yolcusu olan mümine böyle söylenebilir. Yoksa dünya yolcusu olan, namaz da…

Devamını oku

Gerçek sevgi

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Sevmenin nefsanî, şehvanî veya rahmanî olduğunu nasıl ayırabiliriz? Gerçek sevgi, ancak o sevgiyi elde edenlerin vereceği aşkla, sevgiyle elde edilir. Bizim kendi arzumuzla olan sevgi, rahmanî sevgi olamaz, ayıramayız çünkü. Dünyaya tapan, dünya peşinde koşan, Cenab-ı Hakka şiirler yazsa, aşk ilan etse ne kıymeti var, çünkü…

Devamını oku

Görenle görmeyen

Hikmet ehli zatlar buyuruyor ki:Resulullahın vârislerini yani Ehl-i sünnet âlimlerini, Silsile-i aliyye büyüklerini tanıyanla, tanımayan insan arasındaki fark, görenle görmeyen arasındaki fark gibidir. Bu büyükleri tanımayan âmâ yani kör gibidir. Evet, iman etmek basiretle görmek işidir, fakat büyükleri tanımak net görmektir. O pırıl pırıl görür. Diğeri ise bulanık görür, yolunu…

Devamını oku