Bir musibetin iki olması

İbn-i Semmâk buyurdu ki: “İnsana bir musibet gelir, o da sızlanmaya, sabırsızlanmaya başlarsa, musibeti iki olur.”Büyüklerden birisi buyurdu ki: “Sana gelen bir musibete sabırsızlık göstermen, gelen o musibetten daha ağırdır. Sabırsız kimse, dünyâda kendisini helak eder. Âhirette ise ecrini kaybeder.”Sabır, ikiye ayrılır. Biri günâh işlememek için sabretmektir. İkincisi, dertlerin, belâların…

Devamını oku

Bela ve musibetlerle imtihan

Lokman Hakîm oğluna buyurdu ki: “Ey oğul! Altın, ateşle tecrübe edildiği gibi, kul da belâ ve musibetlerle tecrübe edilir. Kulun derecesi, bunlara olan sabrı nisbetinde anlaşılır.”Resûlullah efendimiz buyurdu ki: “Dünyâ husûsunda kendisinden aşağıdakilere, âhiret husûsunda ise kendisinden üstün olanlara bakanlar şâkir (şükredici) ve sâbir (sabredici) diye yazılır.”Zümer sûresi 10. âyet-i…

Devamını oku

Tâatin ve ibadetin aslı

İbni Abidin hazretleri buyuruyor ki: “Şüphelilerden sakınmaya, yani şüphelilerden ittikaya (vera) denir. Haramlardan sakınmaya, (takva) denir. Şüpheli olmak korkusu ile mubahların çoğunu terk etmeye de (zühd) denir.” Haseni Basri buyurur ki: “Zerre kadar vera sahibi olmak, bin nafile oruç ve namazdan daha hayırlıdır.” Ebu Hüreyre buyurdu ki: “Kıyamet günü Allahü teâlânın huzurunda…

Devamını oku

Dünyaya düşkün olmamak

İbrahim bin Edhem hazretleri, zühdün; farz, selâmet ve fazilet olmak üzere üç derecesinin bulunduğunu bildirip, şöyle izah etti: “Farz olan zühd, haramlardan sakınmak. Selâmet olan zühd, şüphelileri terk etmek. Fazilet olan zühd ise, helâl olanlardan yetecek miktarı alıp, birçoğunu terk etmektir.” Zühd, şüpheli olmak korkusuyla mubahların fazlasından sakınmak, ihtiyâtlı davranmak,…

Devamını oku

“Mazlumun bedduâsından sakın!”

Zulüm ve haksızlık, fitneleri çeken, mihnetlere, sıkıntılara sebep olan, memleketleri, malı, mülkü perişan eden çok kötü bir âfettir.Resûlullah efendimiz, Hazreti Ali’ye; “Yâ Ali! Mazlûmun bedduâsından sakın. Çünkü mazlûm, Allahü teâlâdan hakkını ister. Allahü teâlâ ise, hiç kimseyi hakkından alıkoymaz” buyurdu.Hasen-i Basrî hazretleri buyurdu ki: “Üç kimse vardır ki, Allahü teâlâ…

Devamını oku

İdarecilerin en hayırlısı…

Adâlet, her şeyi lâyık olduğu yere koymak, lâyık olduğu yere ulaştırmaktır. Adâlet öyle bir şeydir ki, kalbler ona ısınır, onu kabûl eder, onunla rahat olur, onunla huzûr bulurlar.Nisa sûresi 135. âyet-i kerîmesinde meâlen buyuruldu ki: “Ey müminler! Hak üzere durup, adâleti yerine getirmeye çalışan hâkimler ve Allah için doğru söyleyen…

Devamını oku