“Bu merhemi sizin için hazırladık!”

Abdurrahmân Sâmi Efendi Anadolu velîlerindendir. 5 Mart 1878 (H.1296)’de Manisa’da doğdu. Babası Haremeyn vâlilerinden Âsım Efendidir. İlk tahsîline Saruhan’da başladı, İstanbul’da devam etti… “BU SENİN HOCANDIR!”Abdurrahmân Sâmi Efendinin tasavvufa girişi şöyle olmuştur: Kasımpaşa’daki evinde, bir ramazân gecesi rüyâsında Resûlullah sallallahü aleyhi ve selem efendimizi gördü. Resûlullah efendimiz yanında bulunan zâtı göstererek;…

Devamını oku

Dinler arası yardımlaşma

Hoşgörülünün sorgularına bugün de devam ediyoruz. Sorgu: Kiliseler, havralar gibi camiler de boşaldı. Hurafeler dinleri sardı. Bunun için, dinler arasında yardımlaşma şart değil mi? CEVAP: Diğer dinlerde hurafe olması bizi niye ilgilendirir ki? Kendisi hak değil ki, içindeki bâtılları, hurafeleri temizleyelim? Domuz sütüne şarap katılsa, o şarabı çıkarabilsek, o süt temiz…

Devamını oku

Kalıcı olanlar kıymetlidir…

İnsana değer veren, başkalarından üstün kılan şeyler umumiyetle üç kısma ayrılır: Birincisi; manevi olan, gözle görülmeyen şeylerdir. İman, güzel ahlâk, ilim, edep ve hayâ gibi… İkincisi; yüz güzelliği ile beraber vücut güzelliğidir. Boylu boslu olmak, uzuvların sağlam ve tam olması gibi… Üçüncüsü; insanın dışında olanlardır. Mal, mülk, makam, mevki, şan ve şöhret gibi……

Devamını oku

Cennetten pencere

Behâeddîn-i Buhârî kuddise sirruh, vefat edince, büyük bir cemaatle kılındı namazı. Ve defnedildi mübârek kabrine.Bir talebesi telkin verdi. Abdülkâdir adındaki bir talebesi, gördüğü bir vak’ayı şöyle anlatıyor:Mübârek hocamızı defnedince kabirdeki hâlini merak ettim. Ve teveccüh eyledim nûrlu kabrine. Rabbim kaldırdı gözümden perdeyi. Vâkıf oldum kabir ahvâline.Şöyle ki;Kabrine Cennetten bir pencere…

Devamını oku

“Kimin için yaptınsa!”

Ebu Abdullah el-Antakî hazretleri buyurdu ki: “Allah kıyamet gününde ikiyüzlü kimseye: ‘Kime gösteriş yaptınsa amelinin sevabını ondan al! Dünyada iken ilim ve amelinden dolayı insanlar sana meclislerinde yer vermediler mi? Sen onlara başkan olmadın mı? Alışverişinde kolaylık göstermediler mi? Sana çeşitli ikramlarla bulunmadılar mı?’ buyuracak. Böylece dünyada gördüğü mükâfatları bir…

Devamını oku

“Kötürüm bir oğlum var!..”

Abdullah Kassâr hazretleri, hicrî onuncu asrın sonlarında Horasan’da yaşamış velîlerdendir. Doğum ve vefât târihleri belli değildir. Kendisi bizzat şahit olduğu hadiseyi şöyle anlatmıştır: “BU NASIL OLDU?”“Abdullah Tüsterî hazretlerinin yanına gitmiştim. O sırada bir kadın geldi ve; -Efendim benim kötürüm bir oğlum var. Şifâ bulması için duânızı almaya geldim, dedi. Abdullah Tüsterî:-Onu…

Devamını oku