Nasrânî nasıl imân etti!..

Süfyan-ı Sevrî, büyük velîlerdendir. 713 (H.95) senesinde Kûfe’de doğdu. 778 (H.161)’de Basra’da vefât etti. Tebe-i tâbiînin büyüklerindendir… Kendisi bizzat yaşadığı bir hâdiseyi şöyle hikâye eder: “NİÇİN UZAK DURUYORSUN?”Bir gün yolda giderken, bir kimse bana yoldaş oldu. Namazda, yeme ve içmede hiçbir şekilde bize karışmadı. Dedim ki: “Ey kişi! Neden bizden…

Devamını oku

Tarihin en büyük hâdisesi: İslamiyetin doğuşu

Müslüman olmadan önce Araplar, neredeyse dünyadan tecrit edilmiş bir milletti. Çöl bir taraftan, yarımadayı üç yönden kuşatan denizler bir taraftan, medeni dünyadan uzak kalmasına sebep teşkil ediyordu. Araplar o derece bölünmüş, tembelleşmiş ve aşağı derecelere düşmüştü ki, diğer ülkelerle savaşacağını, komşu devletlere karşı zafer kazanacağını rüyasında dahi göremiyordu.İran’la Bizans, o…

Devamını oku

Bir dehrîye cevabı

İmâm-ı âzam Ebû Hanîfe hazretleri zamanında bir dehrî vardı ki, “Bu dünya, böyle gelmiş böyle gider” diyor ve hâşâ “Allah yok” diye iddiâ ediyordu.Bir gün de Kûfe şehrine geldi.Bu bozuk fikrini burada da yaymak istediyse de, halk bunun kâfir olduğunu anlayıp rezil etmek istediler.Kendisine;– Burada bir âlim var. Sen bu…

Devamını oku

Afiyet on şeydedir…

Resûl-i ekrem efendimiz buyurdu ki: “Afiyet on şeydedir. Bunların beşi dünyâda, beşi âhirettedir. Dünyâda olanlar şunlardır: 1-İlim, 2-İbâdet, 3- Helâl rızık, 4- Şiddet ve sıkıntılara karşı sabır, 5-Ni’mete şükür. Âhırette olanlar şunlardır: 1- Azrail aleyhisselâm ona merhamet ve lütuf ile gelir, 2-Münker ve Nekir ismindeki melekler kabirde onu korkutmazlar, 3-(Kâfirlere…

Devamını oku

“Îmânı olan, hırsızlık etmez!..”

Hırsızlık, başkasının malını çalmak, izinsiz olarak almak, zimmetine geçirmek demektir. İzinsiz alınan, çalınan mal, az da olsa hüküm aynıdır ve haramdır. Herkesin elindeki mal, aksi ispat edilmedikçe, kendi mülküdür. Hırsızlık, gasb, zulüm, rüşvet, fâiz, haraç ve hıyânet yollarından biriyle ele geçtiği açıkça bilinen mal, mülk olmaz. Bu malı satın almak,…

Devamını oku

Yerin altı mı, yoksa üstü mü hayırlıdır?

Sevgili peygamberimiz aleyhisselâm Eshab-ı kirâm aleyhimürridvan ile otururlarken onlara şöyle bir soru sorar: -Ben şu an aranızdayım, hep beraber Asr-ı saadeti yaşıyoruz. Risâlet vazifem tamam olduktan sonra artık dünyada işim kalmaz, aranızdan ayrılacağım… Benden sonra sizin için yerin altı mı, yoksa üstü mü daha hayırlıdır? Onlar da; -Allah ve Resûlü…

Devamını oku